ALMAN SERMAYESİNDEN ABD SEÇİMLERİNE YATIRIM!

Alman sermayesi Biden’ın kazanması için 5 milyon dolar harcadı.

ABD seçimleri öncesi Almanya’nın “dileği” Demokratların Adayı Joe Biden’in kazanması. ABD’deki Alman tekelleri de milyonluk bağışlarıyla seçimlere müdahale ettiler. Bağışlarda dikkati çeken paranın büyük bölümünün Demokratlara gitmesi ama tekellerin Trump’ın partisinin işveren dostu olduğunu unutmadan partinin senato adaylarını desteklemesiydi.

ALMAN TEKELLERİNDEN SEÇİM YARDIMI

Alman şirketleri şimdiye kadar ABD’deki seçim kampanyasına toplam beş milyon ABD dolarından fazla bağışla müdahale etti. Çoğunluğu, Demokrat (Partili) politikacıları destekledi. Partinin tam bir yönetiminin şirketlerin çıkarına olmadığı açıktı: Tekeller, Senatoyu Cumhuriyetçilerin kontrolü altında görmeyi tercih ettiklerinden partinin adaylarını bu platformda büyük ölçüde desteklediler. ABD’de milyarlar harcayarak şirket satın alan T-Mobile ve Fresenius, en yüksek meblağları yatırdı. ABD Başkanının Almanya ile olan ticaret açığını kapatmak için defalarca gümrük vergisi uygulamakla tehdit ettiği Deutsche Bank ve otomobil üreticileri VW, Daimler ve BMW ise isteksiz davrandılar. Köln Alman Ekonomi Enstitüsüne göre, Trump’ın görev süresi boyunca ticaret açığı neredeyse hiç azalmadı. ABD’deki Alman yatırımları ise hızla arttı.

Washington merkezli bir sivil toplum örgütü olan Center for Responsive Politics’in değerlendirdiği resmi Federal Seçim Komisyonu rakamlarına göre ekim ayı ortasına kadar, Alman şirketleri ABD seçim kampanyasına beş milyon ABD dolarının üzerinde bağışla müdahale ettiler. Şirketlerin büyük bir kısmı Demokratları destekledi. 2016 yılında Cumhuriyetçilerin lehine olan Siemens, BASF, Continental, T-Mobile ve Infineon da bu kez Cumhurbaşkanı Adayı Joe Biden partisine öncelik verdi. Yalnızca Allianz, Bayer, Covestro, Merck ve HeidelbergCement’in ABD’deki yan kuruluşu Lehigh Hanson, Trump’ın adaylarını tercih etti.

İKİLİ STRATEJİ

Ancak şirketlerin çoğu ikili strateji izledi. Genel olarak demokratlara daha fazla para ödeyenler ve Temsilciler Meclisi seçimlerinde bu partinin adaylarını aktif bir şekilde destekleyenler bile, Senato seçimlerinde, Infineon hariç, oradaki cumhuriyetçi politikacıları tercih ettiler. Tekeller Joe Biden’in zaferi durumunda, demokratların ülkeyi büyük çoğunlukla yönetmesini engellemek istiyor ve ABD Kongresinin ikinci meclisini kendi çıkarlarına uygun olmayan yasalar için potansiyel bir engelleme platformu olarak görüyorlar. Özellikle, Demokrat Cumhurbaşkanı Adayı Trump’ın daha önce yüzde 35’ten yüzde 21’e düşürdüğü kurumlar vergisini yüzde 28’e çıkarmayı planlaması Alman tekellerinin hoşuna gitmiyor.

BİR NUMARALI BAĞIŞÇI: T-MOBILE

T-Mobile, seçim kampanyasına 1.8 milyon ABD doları ile en büyük yatırımı gerçekleştirirken, onu bir milyonla Fresenius, 737 bin ABD doları ile BASF ve 562 bin ABD doları ile Bayer izledi. T-Mobile ve Fresenius’un harcamaları 2016’ya göre önemli ölçüde arttı. Her iki şirket de yakın zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nde milyarlarca dolarlık firma satın alımları yapmıştı ve bunun için olumlu bir siyasi ortam yaratılması gerekiyordu.

Elbette, ABD’deki Alman şirketlerinin hepsi seçim kampanyasında büyük bağışçılar olarak görünmüyor. Örneğin Deutsche Bank, çok az bağış yaptı. Trump’ın ana bankası olduğu ve şirketlerine zaten milyarlarca kredi verdiği için manşetlere giren banka, ocak 2019’dan itibaren yalnızca küçük miktarda bağış sundu. ABD Başkanının defalarca gümrük vergilerini artırmakla tehdit ettiği Alman otomobil üreticileri Daimler, VW ve BMW de demokrat veya cumhuriyetçi adaylara herhangi bir bağış yapmış görünmüyorlar.

POLİTİK HEDEFLE UYUMLU

ABD’de şirketlerin ülke düzeyinde federal partilere sponsorluk yapmasına izin verilmez; buna yalnızca yerel veya bölgesel düzeyde izin verilir. Bu nedenle şirketler, yönetim kadrolarında bağış toplayan sözde Siyasi Eylem Komiteleri (PAC) kurdular. Bu da bazı şirketlerin PAC’leri tekelden bağımsız kuruluşlar olarak göstermesine yaradı. Bazıları ise açık davrandı: Örneğin Leverkusen kimya devinin BAYERPAC’ı, BAYER’in siyasi hedefleriyle uyumlu adayları desteklediğini belirterek bağış yaptı.  Bunu yaparken, şirketler genellikle kendilerini yalnızca tek bir tarafa bağlamamaya çalıştılar. Çıkarları gereği iki partiyle de arayı iyi tutmaya çaba harcadılar.

Seçimlerle ilgili olarak, Köln Alman Ekonomisi Enstitüsü (IW), Donald Trump’ın başkanlığı altındaki Alman-Amerikan ekonomik ilişkilerinin analizinde seleflerinin görev sürelerine kıyasla “Neredeyse hiç anormallik” kaydetmedi.  Trump’ın defalarca şikayet ettiği, tehdit ettiği veya fiilen cezai tarifeler dayattığı ikili mal değişimindeki ticaret açığına rağmen, Almanya’nın ABD’ye ihracatının değeri 2016 ile 2019 arasında 107’den 119 milyar avroya yükseldi. ABD mallarının Federal Cumhuriyet’e ihracatı da bu dönemde arttı, ancak ticaret dengesi üzerinde neredeyse hiç etkisi olmadı: Alman ihracat fazlası sadece 48.5’ten 47.3 milyar avroya geriledi. Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Alman doğrudan yatırımları keskin bir şekilde arttı: Varlıkları 2016’da 326 milyar avrodan 2018’de 361 milyar avroya çıktı. IW, bunun Trump’ın şirketlere yerel üretime daha fazla para yatırma çağrısı nedeniyle mi yoksa son derece işveren dostu vergi reformundan mı kaynaklandığını açık bıraktı.

Kaynak : www.evrensel.net

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir