Boğaziçililer hakim karşısına çıktı: Tahliye kararı verildi

Boğaziçi protestolarında 7 öğrencinin yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Öğrenciler, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” iddiasıyla tutuklanmıştı. Mahkeme, tutuklu öğrenciler Selahattin Can Uğuzeş ve Doğu Demirtaş’ın tahliyesine karar verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından başlayan Boğaziçi protestolarında 2’si tutuklu 2’si ev hapsinde olmak üzere toplamda 7 öğrencinin yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’de görüldü.

Dosyada tutuklu olarak yargılanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Doğu Demirtaş ile Selahattin Can Uğuzeş okulda düzenlenen bir sergide yer alan üzerinde LGBTİ+ bayraklarının da bulunduğu şahmeran figürlü Kabe resmi nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” iddiasıyla tutuklanmıştı. 

Duruşmaya öğrencilerin yakınlarının yanı sıra CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadigil, TİP Milletvekili Barış Atay, bağımsız milletvekili Ahmet Şık da katıldı.

İddianamenin okunmasının ardından söz alan avukat Levent Pişkin, iddianamenin iadesini talep ederek beraat istedi.

HAKİMDEN ‘LGBTİ ÜYELİĞİN VAR MI?’ SORUSU

Savunma yapan tutuklu öğrenci Doğu Demirtaş savunmasında “Polis bize gaz ve plastik mermiyle saldırdığı için barışçıl bir eylem yapmak istedik ve eylemi sergiyle devam ettirmeye karar verdik. Dava konusu resim anonim bir eser. Hiçbir kesim ve kişiyi aşağılamak, kim ve nefrete sevk etmek gibi bir amacım yok. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. LGBTİ+ bayrağını bir güvenlik görevlisi astı. Telefonumda videosu var, incelenebilir. O güvenlik görevlisini teşhis edebilirim” dedi. 

Hakimin “LGBTİ  ile ilgin, üyeliğin var mı” sorusu üzerine  ise “üyeliğim yok ama  yok ama tüm kesimlerden arkadaşım var” yanıtını verdi.

Demirtaş ayrıca eseri bir güvenlik görevlisinin astığını gördüğünü söyledi.

“ANLAMADIĞIM BİR SUÇTAN DOLAYI 47 GÜNDÜR TUTUKLUYUM”

Selahattin Can Uğuzeş ise, “Sergi rektör olayları kapsamında düzenlendi. Gelen eserler bir seçmeye tabi tutulmadı. 300-400 kadar eser geldi. Sergiden eve döndüğümde arkadaşlarım polis tarafından arandığımı söyledi. Vatan Emniyet Müdürlüğüne gittim. Orada resimle ilgili sorular soruldu. Sonra resmi ben ve Doğu’nun astığının yazılı olduğu bir tutunak imzalatmaya çalıştılar. Savcılıkta tutukluluğa sevk edilmeden bu haberi TRT’den öğrendik. Suç işleme kastım ve kötü niyetim yoktu, sergiye gittim ve anlamadığım bir suçtan dolayı 47 gündür tutukluyum. Avukatım olmadan beyanda bulunmadığım halde bana bir tutanak getirdiler. Tutanakta resmi asan dört kişiden biri olduğumu kabul ettiğim yazıyordu. Ben bu tutanağı imzalamadım” dedi. 

KAYIP RESİM MAHKEMEDE ORTAYA ÇIKTI

Dosya kapsamında ev hapsi cezasına çarptırılan Senanur Baş savunmasında “Sergilenen eserlerle halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmemiz, hele ki etki alanımızın darlığı ile de mümkün değil. Böyle bir niyet de kasıt da yoktu. Tüm eserler yere konuldu. Özel bir kasıtla herhangi bir eser yere konmuş da değildir.” dedi.

Taş resmin nerede olduğunu bilmediğini söylerken hâkim, “Kayıp resim bu muydu” diyerek ayağa kalktı ve dava konusu görseli açtı.

Avukatların “Eser bulunmuş mu?” sorusuna hakim, “dosyada” diye cevap verdi. Avukatlar ise eserin dosyada olmadığını, kayıp olarak kayda geçtiğini ifade etti.

Taş, “Sergi fikri suç değil, ayağımdaki kelepçenin çıkarılmasını istiyorum “ ifadelerini kullanırken mahkeme Baş hakkındaki ev hapsi kararının kaldırılmasına karar verdi.

BASIN AÇIKLAMASINA YASAK

Duruşma öncesi Boğaziçi Dayanışması’nın çağrısıyla basın açıklaması gerkçekleştirmek istendi. Açıklama öncesi adliye polis ablukasına alınırken, çok sayıda yurttaşın ve aralarında CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel,  HDP Milletvekili Hüda Kaya, SOL Partili Alper Taş’ın da olduğı siyasilerin destek verdiği açıklamanın pandemi koşulları gerekçe gösterilerek Kağıthane Kaymakamlığı’nca yasaklandığı ortaya çıktı. Ancak basın açıklaması yasağa rağmen gerçekleştirildi. 

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:  “Bu tutuklamalar hukuksuzdur, arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Mücadelemiz her türkü baskı girişimine rağmen devam ediyor. Cumhurbaşkanına yüreğimiz yetiyor demiştik. Bizi size koşulsuz itaat edenlerle karıştırmayın. Bugün o mektupta dediklerimizi aynen tekrarlıyoruz. Size kulluk etmiyoruz. Hukuksuzca tutukladığınız her arkadaşımızı alacağız. Mücadelemizi durduracağınız kudretiniz olmadığı gibi demokratik hakkımızı gasp eden ucuz siyasetinizin arkasına sığınamazsınız. Sanmayın ki hukuk reformunuzla ezilenleri safınıza katabilirsiniz. Safımız emekçilerin ve ezilenlerin safıdır. Demokratik hak ve özgürlükleri gasp edilenlerin yanındayız. Tüm kayyımları gönderene, tüm arkadaşlarımızı alana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Yüreğimiz yetiyor!”

AKADEMİSYENLER: VAKİT KAYBETMEDEN BIRAKIN

Öğrencilerin ardından üniversitenin öğretim üyeleri adına yapılan açıklamada ise, “Öğrencilerimiz topluma suçlu ve zanlı olarak gösterilmektedir. Bu şekilde Türkiye genelinde olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi’nde de zor ve baskıcı yöntemler meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Eleştiri ve protesto haktır. Bu haklarını kullanan öğrencilerimize yöneltilen suçlamaları kabul etmiyoruz. Öğrencilerimizin derhal serbest bırakılmasını ve yarın başlayan yeni öğrenim dönemine daha fazla vakit kaybetmeden başlamalarını talep ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.

Kaynak : CUMHURİYET

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir