Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un güven oylamasını kaybetmesinin ardından, ülke 23 Şubat 2025’te erken seçimlere gitmeye hazırlanıyor. Bu seçim, Scholz’un liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti (SPD) için kritik bir dönüm noktası olurken, aynı zamanda Almanya’nın siyasi geleceğini de şekillendirecek. Seçim sürecinde, başbakanlık için öne çıkan isimlerden biri de aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin başbakan adayı Alice Weidel.
GAZETEM/HABER
Foto: Youtube
Weidel’in Yükselişi ve Doğu Almanya’daki Gücü
Alice Weidel, özellikle Almanya’nın doğusundaki eyaletlerde güçlü bir destek buluyor. Yapılan anketlerde, Weidel’in bu bölgelerde en uygun başbakan adayı olarak görülme oranı %24’e kadar çıkıyor. Bu durum, Doğu Almanya’daki seçmenlerin daha sağcı ve halkçı bir politikayı tercih ettiğini gösteriyor. Ancak, Weidel’in yükselişi sadece bu bölgeyle sınırlı kalmıyor; genel olarak AfD’nin destek oranı da artıyor. Bu durum, Almanya’da sağcı siyasetin yükseldiği bir dönemi işaret ediyor.
Weidel’in Olumsuz Yönleri ve Riskler
Ancak, Alice Weidel’in siyasi kariyerinin gölgesinde birçok tartışmalı yön bulunuyor. Weidel, AfD’nin aşırı sağcı, milliyetçi ve popülist politikalarını savunarak Almanya’daki toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirebilir. AfD’nin göçmen karşıtı ve Avrupa Birliği karşıtı duruşları, Almanya’nın iç ve dış politikalarında önemli değişikliklere yol açabilir. Ayrıca, Weidel’in siyasi söylemleri sıklıkla provokatif ve bölücü nitelikte olduğu için, geniş kitleler tarafından aşırı ve radikal olarak algılanıyor.
AfD’nin, özellikle etnik azınlıklar ve göçmenler arasında tepki çekmesi, Almanya’daki sosyal uyumu zayıflatma riski taşıyor. Weidel’in partisinin yükselmesi, Almanya’nın Avrupa’daki rolünü de olumsuz etkileyebilir, çünkü AfD’nin AB karşıtı politikaları, ülkenin Avrupa ile ilişkilerini zora sokabilir. Weidel’in liderliğindeki bir hükümet, Almanya’yı daha izole bir konuma getirebilir ve iç politikada daha kutuplaşmış bir ortam yaratabilir.
Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak erken seçimler, ülkenin siyasi yönünü belirleyecek önemli bir eşik. Scholz’un liderliği ve SPD’nin geleceği için zorlu bir mücadeleye sahne olacak bu seçimde, Alice Weidel’in yükselişi dikkat çekiyor. Ancak, Weidel’in aşırı sağcı ve radikal politikaları, Almanya’yı daha bölünmüş bir hale getirebilir. Bu seçim, sadece Almanya’nın değil, Avrupa’nın da geleceği için belirleyici olabilir.