Almanya’da faşizmin ayak sesleri

Almanya’da aşırı sağın güçlenmesi, tehlikenin boyutunu açıkça ortaya koyuyor. “Yasadışı göç”teki artış, AfD’nin yükselişine eşlik etmiş ve siyasi iktidarın ülke sınırlarındaki kontrolü tamamen yitirdiği gibi endişeleri körüklemiş durumda.

BİRGÜN Gazetesi’nin Dr.Mine YILDIZ kaynaklı haberine göre ;

Dr. Mine YILDIZ
Brüksel Özgür Üniversitesi

Avrupa aşırı sağı/faşizmi bugünlerde en parlak zamanlarını yaşıyor. Avrupa’ya “yasadışı göç” hızla artıyor, ekonomi hızla kan kaybediyor, sosyal haklar her geçen gün tırpanlanıyor. Ukrayna-Rusya Savaşı ve sonuçları üzerinden bu süreç devam ediyor. Tüm bu gelişmeler Avrupa’da sağ, ırkçı partilerin oy oranında artışa neden oldu, hatta kimi ülkelerde de onları iktidara taşıdı.

Bu süreç İtalya’da “Giorgia Meloni’nin Kardeşleri”ni şimdiden iktidara getirdi. Fransa’da Ekim 1972’de Jean-Marie Le Pen tarafından kurulan, daha sonra kızı Marine Le Pen’in liderliğini yaptığı Avrupa Birliği ve göç karşıtı ırkçı National Rally Partisi (Rassemblement National, RN) son anketlere göre ülkenin birinci partisi olmaktan sadece yüzde 1 puan uzakta görünüyor. Finlandiya ve Belçika (Flaman ayrılıkçı Vlaams Belang Partisi anketlerde önde gidiyor) aşırı sağa kayıyor. 

AfD’NİN YÜKSELİŞİ

Federal İstatistik Ofisi 2020 yılı verilerine göre 2,8 milyon Türk vatandaşının yaşadığı (toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 3,4’ü) Almanya’da da aşırı sağ gittikçe güçlenmiş durumda. Almanya örneği tehlikenin boyutlarını çok daha açık bir biçimde ortaya koyuyor. Geçen yıl içinde Avrupa ve göçmen karşıtı, Rusya yanlısı Almanya İçin Alternatif Partisi’ne (Alternative für Deutschland, AfD) verilen destek neredeyse iki katına, anketlere göre yüzde 20’nin üzerine çıktı ve bu bir rekor… AfD şu anda merkez sağ Hıristiyan Demokrat Partisi’nin sadece beş puan gerisinde, ikinci sırada yer alıyor. 

AfD’nin son dönemlerde popülaritesinin yükselmesinin pek çok nedeni var. Bunlardan birisi Scholz’un Yeşiller ile Liberal Hür Demokratlar’la kurduğu koalisyonda süregelen iç çekişmeler ve kargaşa… Koalisyon, 2021 yılının sonunda göreve gelmelerinden bu yana; iklim politikalarından çocuk refahı sübvansiyonlarına kadar, hemen her konuda farklı görüşlere sahip. Bu çatışma kimi zaman nerdeyse boğaz boğaza gelmelerine neden oluyor. Kuşkusuz ki AfD’nin yükselişte olmasının en önemli nedeni, tıpkı Avrupa’daki diğer aşırı sağ partilerin temel argümanında da olduğu gibi “göç ve göçmenler”.

‘KONTROLÜ KAYBETTİK’

Almanya’ya yönelik “yasadışı göç”teki artış, AfD’nin yükselişine eşlik etmiş ve siyasi iktidarın ülke sınırlarındaki kontrolü tamamen yitirdiği gibi endişeleri körüklemiş durumda. Brandenburg eyaleti İçişleri Bakanı Michael Stübgen, çok kısa bir süre önce, bu durumu doğrular nitelikte bir açıklama yaptı ve “Yasadışı göç üzerindeki kontrolümüzü kaybettik” dedi. Alman Bild gazetesi de Polonya sınırından çok fazla sayıda göçmenin ülkeye girdiğini ve bu geçişlerin bir önceki yıla göre yüzde 140’tan fazla artığını duyurmuştu. Ülkeye yasadışı yollardan girmek isteyen yaklaşık 43 bin göçmen de tutuklandı. Bu oran, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50’den fazla bir artış yaşandığı anlamına geliyor. Tüm bu gelişmelere paralel olarak geçen yıl ülkedeki şiddet suçlarında yüzde 20’den fazla artış görüldü. Pek çok Alman, artık artan suç oranları ile göç arasında bir bağlantı görüyor. Polis istatistiklerine göre, 83 milyonluk Almanya nüfusunun yaklaşık yüzde 16’sını yabancılar oluşturuyor. 2022’de suç işleyenlerin yaklaşık üçte biri yabancı… Göçmenlerin kamu güvenliğine yönelik en büyük tehdidi oluşturdukları algısını; Berlin Görlitzer Parkı’nda 27 yaşındaki bir kadına toplu olarak cinsel saldırı iddialarında yabancıların baş şüpheli olduğu ve güvenlik tartışmalarına dair her gün basında çıkan haberler besliyor. Toplu cinsel saldırı vakaları ülkede büyük bir sansasyon yaratmış durumda.

FİNANSAL KRİZ ETKİSİ

Avrupa’yı etkisi altına alan finansal kriz, merkez partilere karşı tepkilerin artmaya başlamasına neden olmuştu. AfD’nin, Angela Merkel hükümetin avroyu kurtarma paketine karşı iktisatçı/bankacılardan oluşan bir grup tarafından kurulduğunu da hatırlatmalıyız. Avrodan vazgeçip eski para birimi olan marka geri dönmeyi savunan parti, 2014’ste yüzde 5’lik seçim barajını aşamamıştı (Bu arada Almanya Merkez Bankası verilerine göre, insanların kasalarında, çekmecelerinde, dolaplarında sakladığı tahmin edilen 12 milyar 250 milyon Alman Markı var). 

Peki, parti neden Avrupa’nın diğer ülkelerindeki sağcı partiler gibi, çok daha önce bir çıkış yapamamıştı? Üstelik de eski Başbakan Angela Merkel’in göç politikasına katılmayan pek çok Alman seçmene rağmen… Kuşkusuz ki bunun en önemli nedeni Almanya ekonomisinin güçlü oluşu ve direnciydi. Ama şimdilerde durum çok farklı. Ülkenin son yılların en kötü ekonomik gerilemesiyle karşı karşıya olması, yüksek enflasyon ve Rusya-Ukrayna Savaşı hükümete olan güveni yıkmış durumda. Tüm bu gelişmeler ülkenin siyasi/toplumsal dinamiklerini değiştirmekle tehdit ediyor. Bu tehdit, AfD’nin kurulduğu günden bu yana ilk kez bölge meclisi seçimlerini kazanmasıyla büyüyor. Bu “başarı” Almanya siyasetinde bir dönüm noktasına işaret ediyor.

KAPİTALİZMİN OYUNU

Önemli bir hatırlatma: Faşizm kavramı, Roma İmparatorluğu döneminde devleti temsil eden üst düzey görevlilerin muhafızlarının taşıdığı baltalara verilen “fasces” teriminden türetilmiştir. Yığınların küçük bir azınlık tarafından sömürüldüğü bir ekonomik sistem olarak kapitalizm, yarattığı büyük çaplı eşitsizliklere karşı birleşen/direnen kitleleri bölmek için farklı ideolojik araçlar kullanır: Faşizm de tıpkı ırkçılık, ötekileştirme gibi bu araçlardan biridir. Bu amaçla yabancı düşmanlığı, milliyetçilik kaşınır, körüklenir. Kapitalizmin krizden çıkış yolu, insanların korkularıdır. Böylece yoksullaşan ve geleceği her geçen gün çok daha belirsiz ve güvencesiz hale gelen halk, “sistem partisi” olarak gördükleri siyasi partilerden uzaklaşıp, ırkçı, faşist ideolojilere yönelir. Bu durum daha önce hiç oy kullanmamış 1,2 milyon Alman seçmenin bu seçimlerde faşist partiye oy vermiş olmasının nedenini açıklar niteliktedir. Ne diyordu Charlie Chaplin ‘Büyük Diktatör’de: “İnsanları diğerlerine karşı öfkelendirirsek ne kadar aç olduklarını unuturlar.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir