Avrupa’da “büyük türbülans dönemi” uyarısı

Savaşın etkileri, gıda krizi ve enflasyon, gelişmiş Avrupa ülkelerinde de sosyal çalkantı endişelerini artırıyor. Uzmanlar “büyük türbülans dönemi” uyarısında bulunuyor, siyasiler de çıkış yolu arıyor.

Artan enerji ve gıda fiyatları, yükselen enflasyon, en gelişmiş ekonomilere sahip Avrupa ülkelerinde de geçim sıkıntısını, toplumsal huzursuzluğu artırıyor.

Uzmanlar kış aylarında pek çok Avrupa ülkesinin sokak gösterilerine, kitlesel protestolara sahne olabileceği uyarısında bulunuyor.

Küresel risk ve stratejik danışmanlık şirketi Verisk Maplecroft’un açıkladığı son Sivil Huzursuzluk Endeksi, dünya genelinde ülkelerin yarısından fazlasında toplumsal huzursuzluk riskinin arttığına dikkat çekiyor.

Raporda, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gıda ve yakıt fiyatlarında büyük artışa yol açtığı, dünya genelindeki hayat pahalılığı krizini de körüklediği belirtilirken “Oysa henüz tüm sonuçları, etkisini daha göstermedi” vurgusu yapılıyor.

“Ciddi toplumsal olaylar yaşanabilir”

En çok orta gelirli, gelişmekte olan ülkelerdeki riskte artış olduğu vurgulanırken daha zengin, refah düzeyi yüksek Avrupa ülkelerinde de benzer riskler bulunduğunun altı çiziliyor. Almanya, Hollanda, İsviçre ve Bosna Hersek toplumsal huzursuzluk riskinin arttığı Avrupa ülkeleri olarak sıralanıyor.

Almanya’da sıkı enerji tasarrufu dönemi başladı

Verisk Maplecroft’un kıdemli analisti Torbjorn Soltvedt, “Bazı gelişmiş Avrupa ülkelerinde, kış aylarında, çok daha ciddi toplumsal olaylar yaşanması, kimse için sürpriz olmaz” öngörüsünü aktardı.

Şirketin yayımladığı rapora göre, ancak küresel gıda ve enerji fiyatlarındaki önemli bir orandaki düşüş, dünya genelindeki sivil huzursuzluk riskinde gerileme sağlayabilir.

Siyasilere tepki artıyor

Avrupa genelinde hükümetler, bir yandan devreye soktukları tasarruf önlemleri ile enerji kriziyle baş etmeye çalışırken aynı zamanda destek paketleri ile geçim sıkıntısı artan halkı rahatlatmayı umut ediyor.

Almanya ve İspanya, bu ülkeler arasında yer alıyor. İspanya hükümeti, tüketicileri rahatlatmak için doğalgaza uygulanan katma değer vergisini üç aylığına yüzde 21’den yüzde 3’e düşürdüğünü duyurdu.

Yüksek enerji ve gıda fiyatları nedeniyle halkın artan tepkisini destek paketleriyle yumuşatmaya çalışan Alman hükümeti üzerindeki baskı da gün geçtikçe artıyor, kamuoyu yoklamaları da koalisyon hükümetine desteğin gerilemekte olduğunu gösteriyor.

Olaf Scholz

Scholz: Almanya büyük ihtimalle krizsiz atlatabilecek

Almanya’da 1 Eylül itibariyle ülke genelinde enerjide tasarruf edilebilmesi için öngörülen yeni önlemler devreye girdi. Hem bireylere hem de şirket ve kurumlara yükümlülük getiren bu önlemlerle Almanya, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, kış aylarını bir kriz olmadan atlatabileceklerine olan inancını dile getirdi.

Bu hafta Essen’de yurttaşlarla diyalog etkinliğinde konuşan Scholz, “Almanya, Rusya gaz arzını tamamıyla durdursa da, büyük bir ihtimalle bu kışı kriz olmaksızın atlatabilecek” dedi.

Ancak enerji fiyatları ve enflasyondaki rekor artışlar, halkı endişelendiriyor. Kamuoyu araştırma şirketi YouGov’un son anketine göre Almanya’da her iki kişiden biri kış aylarında evini daha az ısıtmaya düşünüyor.

Avrupalı siyasetçiler ise çıkış yolu arıyor. Gündeme getirilen önerilerden biri de Avrupa elektrik piyasasında yapısal reforma gitmek. Bu yolla, enerji fiyatlarındaki artışın tüketiciler üzerinde oluşturduğu yükün hafifletmesi umut ediliyor.

Vaatler gerçekçi mi?

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, elektrik piyasasında yapısal reform için önümüzdeki haftalarda adımlar atacaklarını, olağanüstü durumlar için de süreç belirleyeceklerini duyurdu.

Ancak enerji uzmanları, bunun siyasetçiler tarafından dile getirildiği kadar kolay bir süreç olmadığını, bu yolla kısa vadede yurttaşları rahatlatacak bir sonuç alınmasının mümkün olmadığını söylüyor.

Düşünce kuruluşu Bruegel uzmanlarından Georg Zachmann da Avrupa elektrik piyasasında fiyatların büyük ölçüde doğalgaz enerji santrali tarafından belirlendiğine dikkat çekerek “Talep düşük olduğunda rüzgar enerjisi yoluyla elde edilen daha ucuz elektrik ile bu talep karşılanabiliyor. Ancak şimdi yüksek maliyetli doğalgaz enerji santralleri kullanılıyor. Fiyatları da bunlar belirliyor” dedi.

“Büyük türbülans” dönemine mi girildi?

Bu arada hava sıcaklıklarının önümüzdeki aylarda nasıl seyredeceği de Avrupa’daki krizin boyutunu belirleyecek en önemli etkenlerden.

Şayet bu kış çok soğuk geçerse, enerji krizi korkulandan daha da büyük bir boyuta ulaşabilir, hayat pahalılılığı da aynı şekilde daha da artar.

Uzmanlar, sadece enerji fiyatlarındaki artışın enflasyonu körüklemediğine, iklim değişikliği, yol açtığı kuraklığın da önemli bir faktör olduğuna, gıda fiyatlarının yükselmesine yol açtığına işaret ediyor.

İklimin etkileriyle ilgili araştırmalar yürüten Postdam Enstitüsü (PIK) Direktörü Johan Rockström, dünyanın “büyük türbülans” dönemine girmiş olabileceğine işaret ediyor.

Rusya’nın Ukrayna işgali ile birlikte, fosil yakıtlarla ekonomik büyüme modelinin yerle bir olduğuna dikkat çeken bilim insanı Rockström, temiz enerji kaynaklarındaki yetersizliğin, Almanya gibi ülkeleri, kışın elektrik kesintileri riskiyle karşı karşıya getirdiğini kaydetti.

Johan Rockström

Tünelin sonunda ışık var mı?

İnsanlığın varlığını güvenli bir şekilde sürdürebilmesi için “Gezegensel Sınırlar” ismini taşıyan konsepti geliştiren Rockström, güçlüklerle dolu bir döneme girildiği, bu dönemin de onlarca yıl sürebileceği uyarısında bulunarak “Ancak bu dönüşüm, insanlığın daha ucuz ve temiz enerji temin etmesini sağlayabilir” değerlendirmesini yaptı.

Bu yolla daha istikrarlı, daha adil paylaşımın olduğu bir düzenin inşa edilebileceğine vurgu yapan Rockström, “Birkaç otokratın elinde olmadığı için daha demokratik olacak, her ulusun hatta her hanenin kendi enerji kaynağı olabilecek” diye konuştu.

Ancak İsveçli bilim insanı, bu hedefe ulaşmak için liderlerin fosil yakıtlara yatırım yapmaya son vermek gibi zorlu kararları almak zorunda olduklarını vurguladı.

Rockström, “Ben o döneme (dönüşüm) girmiş olduğumuz kanaatindeyim çünkü gıda, enerji ve diğer pek çok sınırlı doğal kaynaklar konusunda duvara toslamaktayız” sözleriyle de bu değerlendirmesini tamamladı.

Kaynak : DW

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir