BİR MUSİBET Mİ, BİN NASİHAT MI?

Özellikle son 2-3 sezonda Türkiye futbol liglerindeki bazı takımlarımızın  tamamen yabancılardan kurulu 11’lerle sahaya çıktıklarını ve bu oyuncuların İstiklal Marşı çalınırken hareketsiz şekilde duruşlarını hepimiz biliyor ve hatırlıyoruz. Ya şimdi?

Usta yorumcu HAKAN ORTATEPE, tüm kulüplerimizin mali sıkıntı yaşadığı bir dönemde çok önemli bir yaraya parmak bastı.

BİR MUSİBET BİN NASİHATTEN İYİDİR

Futbol Federasyonu’nun önceki yıllarda yabancı futbolcu tranferi konusunda getirdiği serbestlik sonucunda sanırım Göztepe, İzmir’deki lig maçına 11 yabancı ile çıkarak Türkiye’de bir ilki başlatmıştı. Bu moda kısa zamanda diğer takımlara da sıçrayınca, maçlardan önce stadlarda çalınan İstiklal Marşı’nı sessizce dinleyen, çoğu da milyonlarca Euro ücretle top koşturan yabancıları izler olduk. Yerli oyuncuların kadrolarda yer bulup kendini gösterme imkanı olmayışı sebebiyle de Milli takımımızın iskeleti  Avrupa’da top koşturan isimlerden oluşmaya başladı.

Ancak geçtiğimiz hafta Rizespor ile oynadığı deplasman maçında, Galatasaray uzun zaman sonra, Korona testi pozitif çıkan, kimi de sakat veya cezalı futbolcuları nedeniyle sahaya ilk 11’de 6 Türk futbolcu ile çıktı. Hatta yaptığı değişikliklerle bu sayı 10’u da buldu.

Rize’de Galatasaray, ilk 11’inde başta kaleci Fatih Öztürk olmak üzere Emre Taşdemir, Taylan Antalyalı, Oğulcan Çağlayan, Emre Kılınç ve Emre Akbaba ile birlikte 6 Türk futbolcu ile sahaya çıktı. İlerleyen dakikalarda Şener Özbayraklı, Kerem Aktürkoğlu, Ömer Bayram ve Ali Yavuz Kol da oyuna dahil olunca, son yıllarda sarı kırmızılı takım ilk defa 10 yerli futbolcusuna aynı maçta yer vererek adeta bir çığır açmış oldu. Öte yandan alınan bu 4-0’lık galibiyetle birlikte, kadro konusunda eleştirilerin hedefindeki Fatih Terim Hoca da rahat bir nefes aldı.

Bu zaruri takım tertibi, tabii ki Galatasaray’ın hem öze dönüp alt yapıdan yeni yıldızlar kazanma, hem de geleceğe yatırım yapma adına önemli bir adım olarak diğer kulüplerimize de örnek niteliğindedir.

UEFA ŞAMPİYONLUĞU ve SÜPER KUPA ÖRNEĞİ 

Galatasaray’ın 2000 yılında UEFA Kupası ile Süper Kupa‘yı  kazandığı kadrosunda sadece 3 yabancı isim, ama efsane olan üç isim vardı. Hatırlayın bu isimleri: Taffarel, Popescu ve Hagi. Bu oyuncular oynadıkları oyunla hem takıma faydalı oldular, hem de o dönemde alt yapıdan genç futbolcuların yetişmesinde örnek teşkil edip, futbolumuza faydalı oldular. Buna en güzel örnek Hagi ve Emre Belözoğlu’nu gösterebiliriz. Fenerbahçe’de kaleci Schumacher, Alex ve Boliç.. Beşiktaş’ta Miliç, Holosko, Pepe.. Trabzonspor’da Colman, Yattara, Şota ve daha nicelerini listeye dahil etmek mümkün. 

Tony Schumacher

Bu şekilde oynadığı takıma ve futbolumuza fayda sağlayacak yabancı futbolculara kapımız her daim açık olmalıdır.

Claudio Taffarel

Günü kurtarmak adına yaptıkları kalitesiz  yabancı transferleri ile takımlarımız ve futbolumuz ne kadar ileri gidebilir? Sonuçları ortada. Bazıları daha ilk turlarda elenip, Şampiyonalar Ligi ve UEFA Ligi maçlarını ancak evlerinde TV’den seyreden ama milyon borçlu takımlara sahibiz. Nedenleri belli ve çözümleri de pek tabii biliniyor yönetimler tarafından. Ancak esas sorun uygulamada. Oysa futbolumuza yeni Emre’ler, yeni Arda’lar, yeni Ozan’lar lâzım. Yeni genç yıldızlarımız yetişmeli ki, hem lig takımlarımız, hem de Milli Takım uluslararası platformda yine söz sahibi olabilsin.

KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ

Bu arada Emre deyince ilginç bir durum da söz konusu. Galatasaray’ın bugünkü kadrosuna baktığımızda tam 3 tane Emre var:  Emre Taşdemir, Emre Akbaba ve Emre Kılınç.

Geçmişe şöyle bir yolculuk yaparsak.. Oynadıkları yıllara göre sıraladığımızda, şimdi Fenerbahçe teknik heyetinde olan Emre Belezoğlu ile Emre Aşık, Emre Güngor, Emre Çolak, Emre Can Coşkun ve Emre Mor da çeşitli sezonlarda Galatasaray’da forma giymiş diğer Emre’ler.

Emre Belözoğlu

Temennimiz ve isteğimiz futbolumuzun geleceği için Türkiye’de daha çok Emre’lerin yetişmesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir