Dünya Öğretmenler Günü’nde ataması yapılmayan ve KHK’lerle mesleklerinden men edilen öğretmenlerin problemlerine mercek tuttuk. Öğretmenler içinde pamuk şeker üretenler, kuryelik ve gece bekçiliği yapanlar, kırtasiyeciler var. 7 Şubat 2017’de ihraç edilen öğretmenlerden biri olan Hatice Arslan, “Çocukların tamamen düzeni bozuldu, şu an söyledikleri tek şey ‘Anne işine dönünce bana şu oyuncağı alır mısın?’ oluyor. Marketlerde, oyuncakçılarda duyduğumuz tek şey bu” diyor.
Meral DANYILDIZ / BİRGÜN
Bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO ve ILO tarafından 1994 yılında Dünya Öğretmenler Günü olarak ilan edilen gün, o tarihten bu yana her yıl 5 Ekim’de kutlanıyor. Ancak Türkiye’de bugünü öğrencilerinden ayrı geçirmek zorunda kalan, KHK’lerle yıllarca yaptıkları mesleklerinden men edilen binlerce öğretmen var.
Ülkede 700 bine yakın öğretmen ise öğrencilerine kavuşabilmek için atama bekliyor. Ataması yapılmayan veya ihraç edilen öğretmenlerden bazıları çok cüzi miktarlara ücretli öğretmenlik yapıyor, bazıları ise çok farklı mesleklerde hayatını sürdürmeye çalışıyor.
Konuya ilişkin konuştuğumuz 686 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 20 yıllık öğretmenlik hayatına son verilen Ferit Bahadır Akın, “Öğretmenliğe 1996 yılında atandım, motorlu araçlar teknolojisi öğretmeniyim, 7 Şubat 2017 tarihinde ihraç edildim. Öğretmenlik özel bir meslektir. Öğrencilere doğru yaklaşıldığında yepyeni dünyalar açılabilir ama yanlış yaklaşıldığında eğitimden kopmasına neden olunur. 20 yıllık öğretmenlik hayatımda bu duruma şahit oldum. Teknik öğretmen olduğum için eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezi’nde görev yaptım. Bu merkeze, varoş okullarından ‘okuyamayacak bari meslek sahibi olsun’ mantığıyla gelen çocuklar kayıt olur. Ekseriyetle dersleri sevmez ve öğretmenlere zorluk yaşatırlar. Çünkü daha ilköğretimde eğitim sistemimizin hataları yüzünden okullardan soğurlar” dedi.
Pamuk şeker üretiminde çalışıyorum
Bahadır Akın, pamuk şeker üretiyor.
Dünya Öğretmenler Günü’nde sadece kendilerinin değil eğitim sisteminin bütün sorunlarının da konuşulması gerektiğini ifade eden Akın, şu anda pamuk şeker üretiminde çalıştığını söyledi: “Ben ihraç olduktan sonra çeşitli işlerde çalıştım, şimdi bir arkadaşımla pamuk şeker üretip toptan pazarlamasını yapıyoruz. Bugün benim gibi ihraç olan öğretmenler öğrencilerinden uzak bir öğretmenler günü daha yaşıyor. 4 yıl önce okullarımızdan öğrencilerimizin gözyaşları arasında ayrılmak zorunda bırakıldık. 5 Ekim’de de öğretmen arkadaşlarımızın çözülemeyen birçok sorunu var. Örneğin maaşlarımız bekçi maaşlarından daha düşük, ihtiyaç olduğu halde atanmayan arkadaşlarımız hâlâ ailesinin eline bakıyor, bunalıma girip intihar edebiliyorlar. Eğitimin öznesi olduğumuz halde düşüncelerimize değer verilip önemsenmiyor” şeklinde konuştu.
Eşim gece bekçiliği yaptı
7 Şubat 2017’de ihraç edilenlerden biri olan Öğretmen Hatice Arslan ise eşiyle birlikte ihraç edildiklerini söyledi. Psikolojik olarak çok yorgun olduklarını dile getiren Arslan, “Eşim birçok işte çalıştı, sürekli iş değiştirdi. Genelde kuryelik yaptı, gece bekçiliği yaptı. Yemek siparişleri veren restoranlarda çalıştı. Kesinlikle eski düzenimiz kalmadı. Ben çocuklarım küçük olduğu için çalışamadım. Bir süre çocukları kreşe verdim, kreşten almak zorunda kaldım. Ağlayarak kreşin sahibine gittiğimde, hepimizin öğretmen olduğunu söyledi ve benden bir sene boyunca para almadı. Birimiz çocuklara baktık, birimiz çalıştık” ifadelerini kullandı.
Arslan, çocuklarının “Anne işe geri dönünce bana oyuncak alır mısın?” dediğini söyledi: “Geç atandım. Öğretmenliği geç buldum ve erken kaybettim. Beş yıl boyunca öğretmenlik yaptım. Öğrencilerimizi çok özledik. Nedenini öğrenmek için her yere sorduk. Ama hiçbir zaman cevap gelmedi. Öğrencilerimiz mezun olmadan döneriz diye tahmin ediyordum ama öğrencilerimiz de gitti. Onları da göremeyeceğiz. Okulumuzu çok özledik. Çocukların tamamen düzeni bozuldu, şu an söyledikleri tek şey ‘Anne işine dönünce bana şu oyuncağı alır mısın?’ oluyor. Marketlerde, oyuncakçılarda duyduğumuz tek şey bu.”
Öğrencilerim ‘sizi bekliyoruz’ diyor
20 yıllık öğretmen Şevket Köksal kırtasiyecilik yapıyor.
20 yıllık öğretmenken ihraç edilen Şevket Köksal ise mağduriyetini “Tabii ki üzüntülüyüz. Öğrencilerden, okuldan, arkadaşlarımızdan ayrıyız. Öğretmenler Günü geldi, biri geçti. İçimizde elbette bir burukluk var. Çok sevdiğimiz meslekten ayrıyız. İhraç edildikten sonra arkadaşlarımızla birlikte kırtasiyeci açtık ve kırtasiyecilik yapıyorum. Düşünsenize, yirmi yıllık bir öğretmensiniz, akşamından hazırlanıyorsunuz, yarın yapacaklarınızı planlıyorsunuz, traşınızı oluyorsunuz. O gün bir KHK yayımlanıyor ve isminizi listede görüyorsunuz. Elinize bir kâğıt bile tutuşturmuyorlar. Bu çok onur kırıcı bir şey. Hiçbir şey yapamadık. Bir günde okulla irtibatımız kesildi. Şu anda bile neyle suçlandığımı bilmiyorum. Hakkımızda yapılan bir soruşturma yok, savcılığa gidip ifade verdiğimiz yok” sözleriyle dile getirdi. Köksal şöyle devam etti: “KHK’liler daha önce de koronalıydı. İnsanlar gördüğünde kaçıyordu. Birçok insan bize karşı mesafeliydi. Eğitim Sen’deki sendika çalışmalarım suç gibi gösterildi. Tahmin ettiğim o. Çünkü geriye bir şey kalmıyor. Bu durumun çocukların psikolojilerine etkileri, öğrencilere etkileri var. Okuldaki öğrenciler her gördüğünde ‘Ne zaman geleceksiniz hocam? Sizi bekliyoruz’ diye soruyor.”
Üç senem gitti
2019 Mağdur Öğretmenler Platformu (MÖP) Basın Sözcüsü Türkay Türkmen, KPSS sürecinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Biz bu süreci ilk öğrendiğimiz andan itibaren demoralizasyon yaşadık. Çünkü birçoğumuz atanmayı bekliyorduk. Sınavda başarılı olduğumuzun farkındaydık. Bu kadar beklentinin ardından sorun olsa bile hakkaniyetli bir şekilde çözüleceğini umuyorduk. Ama bu sorun da halının altına sürüldü. Ben çalıştım, hayatımdan fedakârlık yaptım; hobilerimden, uykumdan fedakârlık yaptım. Adalet terazisinde bana geri döneceğini düşündüm. Sınava bir ay kala öz abimi kanserden kaybettim. Bir pazar günü abimi defnettim, pazartesi günü ders çalışmaya kütüphaneye gittim. Öyle bir süreç yaşadım ki acı çekmek bile lükstü benim için. Tüm bu sürecin ardından bizde yalnızca ‘pardon’ dendi. Üniversiteden mezun olduğum tarihten beri işsizim. Şu anda üç senem gitti. 2019’u kaçırdım, 2019’u düzeltebilmek için 2020’yi kaçırdım, askerlik yaşım gitti 2021’i de kaçırdım.”
Atamamızın yapılmasını istiyoruz
Atamasının yapılmasını 3 yıldır bekleyen Meryem Buzkuş da, gece gündüz çalıştıklarını, fedakârlık ettiklerini, sınavdan yeterli puanları almalarına rağmen atamalarının yapılmadığını kaydetti:
“3 yıldır atama bekliyorum. Bu sınava üçüncü girişim oldu. Bu süreçte birçok problem oldu. Kontenjanda kalıyorsun, bu sefer önüne birileri giriyor. Bu yıl KPSS’ye girdim, 75 puan aldım. Ek atamada kesin gireceğim gözüyle bakıyordum. Ancak 2019’da benimle aynı puanı alan birçok kişi ise benimle aynı sıralamaya dâhil oluyor ve önümüze geçebiliyor. Atanabilecek durumdayken atanamıyorum. Çevremde 45 yaşında olan ve atama için uğraşan eniştem var.”
“Artık ücretli öğretmenlik sonra ersin, boş kadrolar dolsun, bir şekilde atanalım istiyoruz” diyerek taleplerini aktaran Buzkuş, “Sınavlar da hayli zorlaştı. Ne sorulduğu bile belli olmuyor, son sınavda sorular hatalıydı. Bizler yanlış sorularla nasıl sınavdan geçeceğiz? Geçen yıl ücretli öğretmenlik yaptım. Okula girdiğim gibi kadrolu ve ücretli muhabbeti döndü. Öğretmen değilmişim gibi bir muameleye maruz kalıyorum. Zaten çok cüzi miktarda para alıyoruz. Yol parasını bile çıkarınca elimde bir milyar kalıyor. Biz bu paraya nasıl ev geçindireceğiz? Hak ettiğimiz değeri almak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Atama bekleyen Can Kurt ise “Devlet kamu okullarında öğretmen atamalarının artırılması gerekirken öğretmenler güvencesiz, ücretli bir şekilde açlık sınırının altında çalışmaya mahkûm ediliyor. Özelleştirme politikası altında yarım milyondan fazla öğretmen açığı varken her sene 20 bin öğretmen alımı yaparak öğretmenler özel sektöre mecbur bırakılıyor. Özel sektörde çalışan çoğu öğretmen arkadaş asgari ücret veya asgari ücretin çok az üstünde maaş alabiliyor. Öğretmenler, öğrencilerin müşteri, okulların ticarethane olduğu bu eğitim sisteminin bir parçası olmak istemiyor. Ataması yapılmayan bir öğretmen olarak çocuklarımızın geleceği için veliler, öğrenciler ve öğretmenlerin tüm halk ile birlik olup devletten eğitime olan bütçenin artırılması talebinde bulunup özel okulların kamulaştırılması ve açıkta kalan öğretmenlerin öğrencilerine kavuşturulmaları sağlanmalı.”