Türkiye Spor Toto Süper Lig’de Beşiktaş’ın dinlendiği haftaya damgasını vuran karşılaşmalarda öne çıkanlar, Galatasaray’ın Alanyaspor karşısında oynamadan ve tek golle 3 puan alması, Fenerbahçe’nin Göztepe’ye Kadıköy’de 1-0 kaybetmesi, Trabzonspor’un da haftayı 3 puanla kapatarak zirve takibini sürdürmesiydi.
İşte Hakan Ortatepe’nin oldukça enteresan tespitleriyle haftanın maçlarına bakışı:
GALATASARAY ALANYA’DAN UCUZ KURTULDU, AMA..
Alanya deplasmanından kayıpsız dönmek önemliydi Galatasaray için ve Alanyaspor karşısında galip gelerek hanesine üç puanı yazdırıp liderlik koltuğundaki yerini korudu Galatasaray. Maçın ilk 25 dakikasında oyuna daha hakim olan, baskı yapan ve dahi golü bulan Galatasaray, sonrasında eline sazı alıp çalmaya başlayan ise Alanyaspor.
Bu dakikadan sonra Galatasaray kendi yarı sahasında savunma pozisyonuna geçip, Alanyaspor‘un yaptığı ataklari karşılamaya çalıştı. Alanyaspor, oyunda üstünlüğü ele geçirmişti, orta alanda özellikle Tayfur, Salih Uçan ve Umut, ileride de Efecan, Davidson ve Babacar oldukça etkili oldular. Galatasaray’da ise kalede Muslera adeta devleşerek bu isimlere geçit vermedi. Yine devleşen bir başka isimde defansta Luyindama’ydı. Yaptığı yerinde müdahalelerle Alanyaspor ataklarına adeta duvar oldu. Mostafa Muhammed, top her ayağına geldiğinde yaptığı hareketlerle ve attığı paslarla “ben bu işi biliyorum” görüntüsü verdi. Gerçekten kaliteli ve iyi bir oyuncu. Şampiyonluğa giden yolda her şey “mübahtır” diye düşünen Fatih hoca ise ilk defa bir maçta takımına, gol attıktan sonra skoru korumaya yönelik bir oyun oynattı. Emre Kılınç’ın attığı golden sonra Galatasaray’da o eski Fatih Terim’in oynattığı agresif, saldırgan,atak ve baskıcı futbolundan eser yoktu. Topa sahip olma ve pas yapma oranlarına bakıldığında Alanyaspor’un üstünlüğü hemen göze çarpıyor. Buda Galatasaray’ın skoru korumaya yönelik bir oyun oynadığının ispatı. Sonradan oyuna giren Dong ve Babel topa değmeden maçı bitirdiler diyebiliriz. Çünkü Fatih Hoca her ikisine de oyuna girerken “sakın ileri gitmeyin” demiş olmalı ki her ikisi de kesinlikle ileri çıkmadılar. Bu anlamda ikinci yarıda Galatasaray sadece Alanyaspor‘un gelmesini bekledi, hiç bir şekilde rakip kaleye giden bir atağı yoktu. Ancak bu oyun şampiyon olmak isteyen bir takıma yakışan bir oyun değil. Ama dedik ya şampiyonluk yolunda her şey “mübahtır” o nedenle önemli olan üç puandı ve Galatasaray istediğini alarak lider gittiği Alanya‘dan yine lider olarak İstanbul’a geri döndü.
FENERBAHÇE, “EVDE YOKUZ” DEDI
Fenerbahçe de neler oluyor? Fenerbahçe nereye koşuyor? Daha önceki sezonlarda evinde maç kaybetmeyen bir Fenerbahçe’den, bu sezonun 26. haftasına kadar 5. mağlubiyetini alan ve adeta “evde yokuz” diyen bir Fenerbahçe’ye.
Göztepe karşısında alınan mağlûbiyet aslında sadece bir mağlûbiyet değil. Bu takımın ne kadar karışık bir durumda olduğununda göstergesi. Fenerbahçe’li oyunculara bakınca sahada bir tek Caner Fenerbahçe’ye ait olma duygusu ile oynuyor. Özelikle yabancı oyuncularda bu duygu hiç yok. Sadece işlerini yapıp giden bir oyuncu grubu mevcut. Böyle olunca da oynanan oyunun ve alınan mağlûbiyetin bir önemi olmuyor onlar için ve üzülen sadece taraftar oluyor. Diğer yandan Erol Hoca da sanki takımda hakimiyetini kaybetmiş ve her an gönderilmeyi bekleyen bir görüntü veriyor. Oyuna baktığımızda ise Mesut topu oyuna sokmaya çalışıyor, ancak topu ayağına aldığında rakip defans arkasına kaçan hiç bir takım arkadaşı olmadığı için mecburen yana oynuyor ve akabinde kanattan bindirme yapmaya çalışan Caner de ortalıyor. Ama ne yazık ki toplasan 1 forvet bile yapmayan Valencia, Thiam ile sonradan oyuna giren Sinan Gümüş, Samatta ve Cisse hiç bir sey yapamıyor. Rakip defanstaki iki uzun Atınç ve Alpaslan tüm topları aldılar. Ozan’ın sahada en iyi anlaştığı oyuncu Gustavo, ancak bu şekilde tek başına olunca performansı düşüyor. Çünkü Sosa ile aynı şekilde uyum sağlayamıyor. Sosa da kendi kafasına göre topu kullanıp, yönlendirmeye çalışıyor. Tüm bunlardan anlaşılan esasen Fenerbahçe takımının saha içinde bir lidere ihtiyaç duyduğu. Şimdi şu soru sorulabilir. Bu oyuncular lider değilmi? Sorunda zaten burada, bu oyuncuların hepsi birer lider ve birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyorlar. Bu nerden mi anlaşılıyor? Bakınız kazanılan frikikler. Kimin atacağı adeta kavga ile belirleniyor. Sonuç ortada Fenerbahce bilinçsiz, plansız ve telaşlı bir şekilde atak yapıp neticeye ulaşamayan doğaçlama bir oyun oynadı. Fenerbahçe’nin en çok ihtiyaç duyduğu bir forvetti aslında, Mesut Özil ve İlhan Can Kahveci zaten elinde olan futbolcu tipleriydi. Şimdi bu kadar aynı tip futbolcuyu elinde bulunduran Erol Hoca ne yapsın. Almanya’da yetişmiş, Alman disiplini ve mentalitesi ile çalışıyor ama kararları kendisi vermediği kesin. Buda onun psikolojisine yansıyor ve takımının patronu olamamasının en büyük nedeni de bu aslında ve bu yüzden de oyuncular üstünde yaptırımı da olamıyor. Göztepe mağlûbiyeti ile Fenerbahçe şampiyonluk yarışında bir yara aldı ve haftaya oynanacak Trabzonspor maçı sonucuna göre Erol Hoca’nın akıbeti de şekil alacak.
Göztepe ise Ünal Karaman’ın gelmesinden sonra derlenip toparlanmaya başladı. Bu maçta da deplasman takımının oynaması gerektiği gibi kontra atak futbol oynayıp istediğini aldı. Özellikle Halil‘in hızını kullanıp attığı gol, kontra futbol için gösterilebilecek en güzel örneklerden.
TRABZONSPOR FIRTINASINA DİKKAT
Trabzonspor altın değerinde üç puanı alarak zirve yarışına ortak oldu. Bu hafta Fenerbahçe’nin de yenilmesi ile haftaya oynanacak Trabzonspor – Fenerbahçe karşılaşması, Trabzonspor adına çok daha farklı bir önem arz etmeye başladı. Abdullah Hoca’nın gelmesi ile yükselişe geçen takımın buralara geleceğini hiç kimse tahmin etmemişti. Bu hafta hem tutanı, kaleci Uğurcan, hem de atanı MWakame ile birlikte takımda bir çok eksiğin olması, Abdullah Haca için aslında hiç de kolay olmayan bir durum ortaya çıkardı ve Abdullah Hoca’yı genç takıma yönlendirdi. Bu nedenle de genç isimlerle sahaya çıktı Trabzonspor. ilk defa kaleye geçen genç Kağan’ın heyecanı ve yüzündeki “insallah her sey yolunda gider” endişesi maç başında hemen görülebiliyordu. Ama galip gelince de maç sonunda arkadaşları ile birlikte sevinci görülmeye değerdi doğrusu. Son dakikada yaptığı kurtarışla da galibiyette büyük rol oynadı. Yine aynı şekilde ilk defa ilk 11’de forma giyen Faruk Can da verdiği mücadele ile beğeni toplayan isimlerden oldu. Yusuf’un attığı golde adeta otobanda sol şeritte giden bir araba hızıyla sahayı boyuna kat etti ve Mert’in kapattığı köşeden topu ağlarla buluşturdu. Onun da gol den sonraki sevinci görülmeye değerdi.
Gençler buldukları forma şansını iyi değerlendirdiler ve gelecek için umut verdiler. Tebrikler Abdullah Hoca’ya ve Trabzonspor’a.
Başakşehir de Aykut Kocaman’ın gelmesi de pek işe yaramış görünmüyor. Kötü gidişata bir türlü dur diyemeyen Başakşehir düşme hattında ve eğer düşme hattındaki diğer takımlar bu hafta Denizlispor örneğinde olduğu gibi, biraz kıpırdama gösterirlerse, Başakşehir’in daha sıkıntılı bir süreç geçireceğini söyleyebiliriz.
DİĞER KARŞILAŞMALARDAN NOTLAR
Erzurum’un soğuğu Hatayspor’u ve kalecisi Szumski’de Boupendza yı durduramadı. Nitekim Erzurumspor kalecisi Szumski bir Hatayspor kontra atağında Boupendza’ya yaptığı faul neticesinde kırmızı kart ile oyun dışında kaldı. Onun yerine kaleye geçen Göktug da yine bu faul neticesinde kazanılan frikik atışında Boupendza’ ya engel olamadı. Gerçekten güzel bir gol attı Boupendza ve “gol kralı ben olacağım” inadını sürdürdü.
Hatayspor bu sonuçla Avrupa kupalarına gidebilme yolundaki çabasını sürdürdü.
Erzurumspor’un son haftalardaki puan toplama serisi de bu yenilgi ile sekteye uğramış oldu.
Kasımpaşa semt derbisinden galip çıkan taraf oldu. Yusuf Erdoğan’ın yıldızlaştığı maçta Karagümrük’ü mağlup ederek 3 puanın sahibi oldu.
Sivasspor’da son dakikada ki penaltı ile iki farklı kazanarak rakibi Kayserispor’u düşme hattına doğru itti.
26.Hafta‘nın en enteresan maçı Malatyaspor ile Konyaspor’un oynadığı karşılaşma oldu diyebiliriz. İlk yarıda iki farkla öne geçen Malatyaspor’du ancak ikinci yarıda Hamza Hoca her zaman yaptığı gibi yine skoru korumaya yönelik bir oyunu tercih edince 90 dakika sonunda sevinen taraf Konyaspor oldu. Bu sonuçla Malatyaspor’da Hamza Hoca ile yollar ayrıldı. Bu durum aslında geçtiğimiz haftalarda yazmış olduğumuz Ligimizdeki Teknik Adam sirkülasyonuna da çok güzel bir örnek teşkil ediyor. Takımlarımızın ne yazık ki sabrı yok. 5-6 maç kazanamayan bir takım Teknik Adamını değiştiriyor. Şimdi ne olacak peki? Anlatalım, Malatyaspor muhtemelen sezon sonuna kadar yapılacak bir anlaşma ile boşta olan Teknik Adamlardan birini getirecek takımın başına. Peki bu yeni Teknik Adam Hamza Hoca’dan daha mı başarılı olacak. Tabii ki “Hayır” Kesinlikle hayır hem de. Çünkü başarılı olsa bir önce çalıştırdığı takımdan ayrılmazdı. Ama ne yazık ki futbolumuzun içinde bulunduğu durum bu. Başarısız olan gider ve yerine yenisi gelir. Bu süreç dönme dolap misali “dön Baba dönelim” şeklinde devam edip gidecek. Sonrasında da bizler neden futbolumuz gelişmiyor diye sormaya ve cevabını aramaya ve Ligi izlemeye devam edeceğiz…
4 BÜYÜKLER İÇİN PUAN SAVAŞI
Önümüzdeki haftanın önemli karşılaşmalarına gelince.. Lider Galatasaray, Fenerbahçe’nin 3 puan önünde olmanın avantajıyla Erzurumsporu konuk edecek.
Geçtiğimiz haftayı BAY geçiren Beşiktaş, kendi sahasında Denizlispor’la oynayacak.
Haftanın en önemli ve kritik derbi maçı ise, Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında.