IV. Poetry Slam Edebiyatçılar Buluşması

Hamburglu Yazar Esma Arslan, Edebiyat temelli güzel bir yarışma formatı olup, insanları kendi yazdiklari edebi bir eseri belli bir izleyici grubu önünde sahnelemesi ve  ardından izleyiciler tarafından değerlendirilmesi olarak  tanımlanan, 1986 yılında Chicago’da oluşan  ve 90’lı yıllarda poülerleşmeye başlayıp  Türkiye’de  Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Dil ve Kültür Topluluğu sayesinde ülkemizde de ilk kez organize edilen “Edebiyat Kapışması ” POETRY SLAM’ adıyla  Hamburg-Bergedorf’ta yapılan 4. Edebiyatçılar toplantısını kaleme aldı.

GAZETEM/KÜLTÜR-SANAT

ŞAİR- YAZAR ESMA ARSLAN’I TANIYALIM:

2010 yılında Yazar Süleyman Deveci’nin vermiş olduğu yazarlık kurslarında ve atölye çalışmalarında ciddi anlamda yazmaya başladı. Bu kursa katılan herkes gibi öykü yazmayı öğrendi ve öğrendiklerinı yayınlama ve kitaplaştırma yoluyla  değerlendirmeyi tercih etti. 2012 yılında da ilk eseri “Yarım Kalan Aşk” ile edebiyat dünyasına adım atmış oldu. O günden bu yana şiir, öykü, roman ve denemeler dallarında 6 eser verdi. Yayımlanan öykülerinden “Sana Düşlerimden Bahsedeceğim”in Almanca çevirisini bitirdi ve şu an bir  yayınevi arayışı içerisinde. Yine bu yıl “Avusturalya” adlı bir anı kitabını da da yayımlanmaya hazır şekilde ve görüşmelerin sonucunu bekliyor.

 İŞTE IV. POETRY  SLAM BULUŞMASI

 Etkinlik izlenimlerim de şöyle: Yazar ve edebiyatçı Süleyman Deveci’nin böyle bir etkinliği hayata geçirmesini takdir ediyorum. Onun ilkeli, sabırlı ve kararlı çalışmaları sonucu Hamburg’da düzenli faaliyetlerde bulunan bir “Edebiyatçılar Grubu” kuruldu. Hamburg’da bu konuda faaliyette bulunan herkes grubu da, çalışmalarını da çok iyi biliyor. Ayrıca Deveci hem Hamburglu yazarları, hem de göçmenleri Poetry Slam ile tanıştırdı. Bu defaki katıldığımız bu IV. Poetry Slam idi.

Bu defaki etkinlik Hamburg’un Bergedorf semtinde, SPD Hamburg Milletvekili Güngör Yılmaz’ın katkılarıyla gerçekleşti. Çay, kahve ve pasta ikramıyla başlayan tatlı sohbet havası Güngör hanımın açılış konuşmasıyla başladı. Yeri gelmişken ona ve eşine,  gösterdikleri nezaket ve kibar katkıları için buradan bir daha  teşekkür ediyorum. Keşke Hamburg’da böyle kültür ve sanata, özellikle edebiyata ilgi gösteren, katkı sunan birkaç politikacımız daha olsa!

Etkinlikle ilgili yapılan çağrıya yanıt veren 8 şair ve yazar, bir şiir bir öykü sıralamasıyla hazırladıkları çalışmalarından örnekler sundular. Günü güzelleştirdiler, neşelendirdiler, hüzünlendirdiler, düşündürdüler. Her birimizin ayrı bir zenginlik ve renklilik olduğunu bence güzel ve bizlere yakışan bir şekilde ispatladılar.   

Katılım  da güzel ve memnuniyet verecek düzeyde kalabalıktı. Daha da önemlisi ziyaretçilerin hemen hepsinin yazarların eserlerine gösterdikleri ilgi, merak ve sorularıyla muhatap olmaktı. Farklı yaş gruplarından gelen bu insanların bence ciddi anlamda kitap okuyan, kitapla hak ettiği bağı kuran insanlar oldukları belli oluyordu.

Genel ortama tatlı bir edebi sohbet atmosferi egemendi. Sosyal medyada daha önce tanışmış ama gerçek hayatta henüz tanışmamış takipçilerimle buluşmak, kitaplarımı imzalamak, onların gözlerindeki heyecana ve mutluluğa şahit olmak güzel duygulardı. Bir yazar olarak gördüğüm ilgi bana doğru bir yolda olduğumu gösterdi. İçten içe sevindirdi diyebilirim.

Programdaki yazar ve şair arkadaşlar birbirinden güzel sunumlar yaptılar. Bazı arkadaşların gerçek hayatta yaşadıklarına kapsamlı yer vermeleri oldukça duygusal anların yaşanmasına da vesile oldu. Bu yazarlığın öyle yapmacık ve yüzeysel anlatılardan değil, aksine birebir hayatın gerçeklikleriyle iç içe olduğunun sıradan bir kanıtıydı.

Gerek etkinlik öncesi, gerekse verilen arada edilen sohbetler sevindiriciydi. Ayrıca, bolca kitap imzaladım. Yayımlanmış 6 eserime de gösterilen ilgi ve imzaladıklarım oldukça memnuniyet vericiydi. Sıra bana geldiğinde konuşmama ev sahibime ve misafirlere teşekkürle başladım. Her zaman olduğu gibi yine başkalarını düşünürken kendimi tanıtmayı unuttum. “Aşkla Yaşamak” adlı öykümü ziyaretçilerin takdirine sundum.

 Diğer arkadaşlarımı da dinlerken ister istemez zülfüyâre dokunmaksızın bir kıyaslama yapmaya başladım. Ham, tam olarak işlenmemiş örnekleri de dinleyince herkesin aynı özeni göstermediğini fark ettim. Kendi kendime okuma ve yazmanın sadece sıradan okuru değil, yazarları da geliştirdiğine kendi gelişim seyrime dönüp bakarak kanaat getirdim.

EDEBİYATÇILAR GRUBU GÖRÜŞMESİNDEN  NOTLAR

Özellikle göçmen edebiyatı denilince artık adı Hamburg’un dışında bile duyulan “Edebiyatçılar Grubu” ciddi anlamda edebiyatla uğraşan çevrelerin de dikkatini çekmeye devam ediyor. Gelecek ay Lübeck’deki bir etkinliğe davet edilen “Edebiyatçılar Grubu”nun faaliyetleri şehir edebiyatına şimdiden derin kökler yaymış vaziyette. Zira Özellikle Almanya’da edebiyat denilince ilk akla gelen isimler başında yer alıyor bu grup.

 Düzenli aralıklara bir araya gelen grup üyeleri Süleyman Deveci, Gülderen Arık, Okan Oruk, Gülseren Kaya ve bendeniz Esma Arslan çok yönlü sohbetler, alınan kararlar, ortak saptanan hedefler doğrultusunda bir yandan kendi eserlerimiz üzerinde yoğunlaşırken, diğer yandan daha iyisini nasıl yaparız gayreti ile ortak hareket etme zemininde konuşuyor, görüşüyor, fikir alışverişinde bulunuyor ve göçmen edebiyatında güçlü izler bırakıyoruz. 

Grubun kendi arasında gerçekleştirdiği olağan alıştırmalar bittiğinde, “ayın konuğu” kendisini gösterdi. Alıştırmalar kısmında ben göçmen yazarlığının sorunlarını ele alarak edebiyatın göçmenler arasında yeteri kadar ciddiye alınmadığını, bunun da daha çok bilinmeyişinden, en çok ta cehaletten kaynaklandığına ve  tabii bir de en küçük devlet yardımı almaksızın sadece sevgi ve özveriye dayalı bir inatla, kararlılıkla yol alınabildiğine değindim. Sanki biz bu ülkenin vatandaşı değiliz, vergi vermiyoruz, herhangi bir söz hakkımız yokmuş gibi.

 “Edebiyatçılar Grubu” gelecek dönemde de edebiyat alanında yürüteceği yenilikçi faaliyetleriyle adından bahsettirmeye devam edecek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir