Almanya’da yeni kurulan DAVA – Demokratische Allianz für Vielfalt und Aufbruch (Çeşitlilik ve Uyanış için Demokratik İttifak) isimli partinin Hamburg’da verdiği iftar yemeğine Alman basını büyük ilgi gösterdi. 9 Haziran’da gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu Seçimlerine katılacak olan DAVA partisi adaylarını kamuoyuna tanıttı.
CEM MİRZANLI/GAZETEM
Foto:Cem Mirzanlı
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli siyaseten aktif insanların kurduğu DAVA partisinin Hamburg’da gerçekleştiridiği iftar programına büyük ilgi oldu.
Armada Düğün Salonunda gerçekleşen iftarı Hamburg’un siyaset ve sivil toplum temsilcilerinin yanı sıra Alman medyasınında ilgi göstermesi dikkat çekti. Alman basınında DAVA’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kolu olduğu iddialarıyla gündeme gelmişti.
Avrupa İşadamları Birliği bölge başkanı Mehmet Emin Süzen, Denizli Alaattinliler Birliği Başkanı Av. Süleyman Çevik, UID bölge başkanı Ali Ekinci, Avrupa Urfalılar Derneği Başkanı Ali Baba Coşkun, Hamburg Trabzonlular ve Trabzonspor Taraftarları Derneği Başkanı Murat Yılmaz, Kültürlerarası Aileler Birliği Derneği onursal başkanı Tevide Er’in aralarında olduğu Hamburg’un önemli isimleri katıldı.
DAVA’NIN HEDEFİ BÜYÜK: “AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİM KAMPANYASINI HAMBURG’DA BAŞLATTI“
9 Haziran’da gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu Seçimlerine katılacak olan DAVA partisi seçim startını Hamburg’da başlattı. 2025 yılında yapılacak federal seçimlere de etkili olmayı planlayan DAVA partinin yönetici kadrosu ve milletvekili adayları iftarda gövde gösterisi yaptı.
Dava Partisi Başkanı Teyfik Özcan, Avrupa Parlamentosu Seçimlerine katılacak olan adayları Fatih Zingal, Ali Ihsan Ünlü ve Hamburgluların yakından tanıdığı Mustafa Yoldaş’ı tanıttı.
FATİH ZİNGAL: “ÇİFTE STANDARTLIĞA KARŞI SESİMİZİ ÇIKARMALIYIZ!“
Solingen doğumlu avukat Fatih Zingal şu şekilde konuştu: “Avrupa Birliği politikası sadece sözde değil, aynı zamanda eylemde de çeşitli, cesur ve özellikle adil olmalıdır. Her türlü savaş suçuna karşı çıkan, bunu açıkça dile getiren bir Avrupa Birliği politikasından bahsediyoruz. Bu, savaş suçlularının sadece sözde müttefik oldukları durumlarda bile susmayan bir politika olmalıdır. Geriye dönüp baktığımızda, Birleşmiş Milletler mülteci kampı Srebrenica’nın sessizce Sırp güçlerine teslim edilmesine ve ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği savaş suçlarına sessiz kalındığına tanık olduk. Ebu Gureyb ve Guantanamo gibi olayları hatırlamak zorundayız. Ancak günümüzde ne yapılıyor? Hala sessiz mi kalınıyor? Sevgili dostlar, tanıdığımız Avrupa Birliği politikası sıklıkla ikiyüzlülük ve çifte standartlarla doludur.
İsrail hükümetinin aynı çifte standartlara sahip olduğunu görüyoruz. Bu çifte standartlara karşı durmamız gerekiyor! İsrail askerleri ve politikacılarının ne söylediğine bir göz atalım. Kadının Statüsünü Geliştirme Bakanı May Golan, “Gazze benim umurumda değil, tam anlamıyla umurumda değil. Denize gidebilirler.” demiştir. İsrail ordusunun Generali Aliyan, “Hayvanlar gibi muamele görecekler. Cehennemi istediler, cehennemi alacaklar.” şeklinde konuşmuştur. İsrail’in Cumhurbaşkanı Herzog, “Sivil halk iddia edildiği gibi dahil değil. Belini kırana kadar savaşacağız.” açıklamasını yapmıştır. İsrail ordusuna gönüllü katılan bir kişi ise, “Ailelerini, annelerini ve çocuklarını yok edin. Bu hayvanlar daha fazla yaşamamalı.” şeklinde konuştular.
Şimdi hayal edin, bir Rus bakanının Ukraynalıları hayvanlar olarak adlandırıp temel ihtiyaçların engellenmesini talep ettiğini düşünün. Bu durumda haklı bir tepki verilmez miydi? Arkadaşlarım, size soruyorum: Bu çifte standartları ne kadar daha toleranslı karşılayabiliriz? Masum insanların acı çekmesine nasıl izin verebiliriz!? Adalet için savaşma zamanı geldi ve şimdi!
Ve yine de Avrupa sadece seyrediyor. 1948 ve 1967’den beri bir halkın yok edilip sürülmesine tanık oluyoruz. İki devletli bir çözüm artık görünürde değil. Filistin’deki tüm acılar tekrarlanıyor ve barış ışığı gözükmüyor. Masum çocuklar ve insanlar ölüyor.“
MUSTAFA YOLDAŞ: “KENDİMİ BİR ANADOLU HANSEATEN OLARAK TANIMLIYORUM“
Topluluğumuzdaki farklı kültürlerden gelen insanlar artık kendilerini mevcut siyasi partilerde tam olarak temsil edilmiş hissetmediklerini söyleyen Doktor Mustafa Yoldaş “ Onlar için önemli olan değerleri, hayalleri ve istekleri yansıtan bir ses bulamıyorlar. Bu boşluğu doldurmak ve siyasi manzaradaki eksik parçayı tamamlamak için harekete geçtik. Biz, toplumu bölücü değil, tam tersine çoğunluk toplumu ile göçmen toplumu arasında köprü kuran kişileriz. Ben kendimi bir Anadolu Hanseaten olarak tanımlıyorum – çünkü ben geldiğim toprakların kimliğini taşıyorum ve burada yaşadığım yerde yeni bir kimlik geliştirdim. İki kültürü bir araya getirerek Mustafa Yoldaş olarak ortaya çıktım. Biz, kültürler arası köprüleriz. Hem doğduğumuz toprakların, hem de yaşadığımız toprakların bir parçasıyız. Ancak, kurulu partiler bizi tam olarak anlamıyorlar. En fazla seçim dönemlerinde veya özel etkinliklerde bize gelip, bizimle tanışıyorlar. Ancak, onlar da bizi gerçekten tanımıyorlar. Artık çocuklarımızın ve torunlarımızın haklarını savunma zamanı geldi. Hamburg, birçok alanda öncüdür. Diğer eyaletlerle kıyaslandığında, biz de önemli adımlar attık. Hamburg’da, farklı kültürlerden gelen insanların bir araya geldiği platformlar oluşturduk. Çabalarımız sayesinde, Hamburg’da Müslüman topluluğunun durumu olumlu bir yönde değişti. Artık daha fazla sesimizi duyurmanın ve taleplerimizi iletebilmenin zamanı geldi. Çünkü bizim sesimiz, toplumun tüm kesimlerini temsil etmeli ve siyasi kararlar alınırken bizim de görüşlerimiz dikkate alınmalıdır.“
Yapılan konuşmaların ardından iftar saatininde gelmesiyle davetliler iftarlarını açtılar.