Kupa’da Fenerbahçe-Galatasaray Derbisi: 4 Kırmızı Kart

Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final maçı, Galatasaray’ın 2-1’lik üstünlüğüyle sona erdi. Bu sonuçla Galatasaray yarı finale yükselen taraf oldu. Ancak maçın yankıları hâlâ sürüyor.

GAZETEM/KONUK YAZAR

Erol BULDAK yazdı

İşte maçtan geriye kalanlar:

Maçın sonlarına doğru yedek kulübelerinde yaşanan gerginlik sonucu Galatasaray’dan Kerem Demirbay ve Barış Alper Yılmaz, kırmızı kart gördü.
Fenerbahçe yedek kulübesinden ise Mert Hakan Yandaş ve yardımcı antrenör Salvatore Foti kırmızı kartla cezalandırıldı.

Galatasaray, bu galibiyetle Ziraat Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe’ye karşı oynadığı 27. maçta 14. galibiyetini elde etti. Fenerbahçe’nin ise 4 galibiyeti bulunuyor, 10 maç ise beraberlikle sonuçlandı.

Galatasaray, Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe’ye karşı deplasmanda oynadığı son 4 maçta mağlup olmadı.
Okan Buruk, teknik direktör olarak Fenerbahçe’ye karşı çıktığı maçlarda üstünlüğünü sürdürdü.
Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası yarı finalinde Tümosan Konyaspor’un rakibi oldu. Yarı final maçları tek maç üzerinden, 22-23 veya 24 Nisan tarihlerinde oynanacak.

Galatasaray’ın deplasmanda aldığı bu galibiyet, taraftarları arasında büyük sevinç yarattı ve kupa yolunda önemli bir adım oldu. Fenerbahçe için ise evinde alınan bu mağlubiyet ve kupadan elenmek, camiada hayal kırıklığına yol açtı.

Maçta yaşanan gerginlikler ve kırmızı kartlar, derbinin rekabetçi atmosferini bir kez daha gözler önüne serdi.
Özetle, Ziraat Türkiye Kupası çeyrek finalinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisi, Galatasaray’ın 2-1’lik galibiyeti ve yaşanan olaylarla akıllarda kalacak bir mücadele oldu.

Maçın başından sonuna kadar her iki takımın teknik direktörleri, futbolcuları ve yedek kulübesindeki oyuncuları centilmenliğe dair herhangi bir davranış sergilemedi.
Adeta birbirlerine karşı düşmanca tavırlar içerisinde davranarak, seyircileri tahrik ederek ve yöneticilerinin gözüne girme yarışına girerek hareket ettiler.

Başta her iki takımın teknik direktörleri, kulübedeki yöneticiler ve yedek futbolcular olmak üzere, 90 dakika boyunca maçı provoke ettiler.
Saha içinde yaşananlar bir futbol müsabakasından ziyade, adeta bir kör dövüşü ve mahalle kabadayılarının kavgası niteliğindeydi.

Galatasaray takımı çok diri, çok organizeydi ve ileri uçtaki ikiliyi Fenerbahçe savunmasının durdurması mümkün değildi. Bu sebeple maçın ilk yarısı 4-0 bitebilirdi.

Fenerbahçe’nin ilk yarıda gol pozisyonu yoktu, atakları ise çok vasattı.
Oyun düzeninden uzak, dağınık bir futbol sergileyerek top çevirmekte zorlandılar. Galatasaray’ın baskılı oyununa karşı büyük sıkıntı yaşadılar.

Milyon dolarlar kazanan teknik heyetlerin ve futbolcuların, dar bütçelerini zorlayarak maça gelen seyircilere bunu yaşatmaları anlaşılır gibi değil.
Ezeli rekabet ve ebedi dostluk, adeta rafa kaldırılmış; yerini düşmanlığa bırakmış.

Dün stadyumu dolduran binlerce Fenerbahçe taraftarı hüzün dolu anlar yaşadı.
Eğer bunun adı ezeli rekabet ya da derbiyse, en kötü şartlarda bile denk bir takım kurmak zorundasınız.
Bu da futbol oynayarak ve başarılı sonuçlar elde ederek mümkündür.

Başarıyı istikrarlı hale getirmek zorundasınız.
Bunun yolu da, her ne olursa olsun, centilmenlik çerçevesinde karşı takımın seyircisine, futbolcularına, teknik heyetine ve başkanına zeytin dalı uzatmaktan geçer.
Aksi takdirde bu kör dövüşü bitmeyecek, tabandaki seyirciye yansıyacak ve nefret tohumları ekilmeye devam edecektir.

Ben hakem hatalarını tartışmak istemiyorum. Avrupa’da da birçok maçı canlı izliyorum.
Ancak hakem hatalarının bu kadar ulu orta tartışılmasını da doğru bulmuyorum.

“Hani horoza sormuşlar, yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan… Horoz demiş ki: ‘Ben işime bakarım, tartışmaya girmem.’”
Misal bu olmalı.

Büyük takım olduğunu iddia edenler, futbol oynayacak ve gol atacak.
Fenerbahçe de, Galatasaray da elbette büyük takımlar, büyük camialar.
Ancak ortamı germelerinin kimseye faydası yok.

Fenerbahçe teknik direktörü ile Galatasaray teknik direktörünün itişip kakışması, birbirlerine saldırması anlaşılır gibi değil.
Galatasaray teknik direktörünün tribünlere oynama çabası ve gereksiz jestleri de bir o kadar yapmacıktı.

Gerek maç öncesi gereksiz demeçler, gerek maç sonrası pozisyon tartışmaları artık son bulmalı.
“Elbette bundan rant elde edenler var” ama Avrupa’da bunun örneği yok.

En önemlisi de; yöneticilerin maç sonrası teknik yorum yapması kabul edilebilir değil.

Maç öncesi ve sonrası, stadyum içinde ve dışında binlerce özel güvenlik ve polis olması; seyircilerin kameralarla izlenerek korkutulması, baskı ortamı oluşturulması da kabul edilemez.

Fenerbahçe, İsmail Kartal ile devam etse bu durumdan daha kötü olur muydu?
3 ya da 5 yıl sabredilerek Volkan Demirel ile çalışılsa en doğru tercih olmaz mıydı?

Son olarak:
Maç boyunca anı ölümüyle milyonları üzen “Kuzeyin Oğlu” Volkan Konak’ın müziklerini çalan stadyum yetkililerine ve zaman zaman “Hak, Hukuk, Adalet” diye tezahürat yapan Fenerbahçe taraftarına sonsuz teşekkürler.

Saygılarımla,
Erol BULDAK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir