Hamburger Abendblatt Gazetesinin eski Turizmci ve SPD Avrupa Parlamentosu Milletvekili Vural Öger ile Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve iktisadi durumuyla, ülkenin seçim öncesi içinde bulunduğu vaziyeti konuştu.
Bu röportajda Öger soruları cevaplarken ülkesini çok sevdiğini ve bu nedenle gelecek açısından tedirginlik yaşadığını, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin dolayısıyla son derece önem arz ettiğini söyledi. Röportajın devamında Vural Öger 2015 senesinde Türkiye’deki bir siyasetçiden iktidarı eleştirmesi hususlarında dikkatli olmasını ve bu tutumunun Erdoğan’ı rahatsız ettiğini kendisine bildirdiğini anlatarak, ülkenin gidişatının kendi açısından büyük sorunlara gebe olduğunu ve güdülen politikaların hem siyasi hem ekonomik bakımdan son derece rahatsız edici ve kendisini görüşlerini açıklama yapmaya ttiğini ifade etti.
Geçtiğimiz yıllar içinde Türkiye halkının %80 oranında asgari ücrete mahkum olduğunu, enflasyonun %50’nin üzerinde seyrettiğini, Türk Lirası’nın 2021 senesinden beri değerinin yarıdan fazlasını kaybettiğini, Erdoğan’ın verdiği sözlerden, mesela Türkiye’nin 2023 senesi geldiğinde dünyadaki en büyük 10 ekonomiden birisi olacağı yönündeki iddialarının gerçekleşmediğini, netice itibarıyla ülkenin 17. sıradan bugün 21. sıraya gerilemiş olduğunu, bu durumun kendisini üzdüğünü belirtti.
Bütün bu vaziyet üzerine 14 Mayıs‘taki seçimlerde iktidarın değişeceğine inandığını, yaşının 81 olması itibarıyla kendisinin ilerisi için fazla bir beklentisi olmadığını, fakat bu gerçeklerin mutlaka söylenmesi gerektiğine inandığını ifade ederek, özellikle son depremin sonuçlarının AKP iktidarını zor duruma soktuğunu, depremde ölen sayısının 51.000’i bulduğunu ve insanların içine düştükleri zor durumdan umumiyetle mevcut iktidarı sorumlu tuttuklarını ve bunun seçim neticelerine yoğun şekilde yansıyacağını düşündüğünü anlatmıştır. Bu meyanda Öger, cebinden Erdoğan ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı çıkartarak, özellikle Avrupa Parlementosu’nda Türkiye’nin Avrupa Birliği içine dahil olabilmesi için çok gayret sarf ettiğini ve ülkesinin Avrupa’yla bağlarının daha güçlü olmasını ve ülkede bir değişim olmasıyla yeni siyasi atılım ve faaliyetlerin başlayacağını, bunun da Avrupa Birliği ile ilişkileri arttıracağını umut ettiğini belirterek, bu değişimin 14 Mayıs’ta gerçekleşeceğini inancını bir kez daha vurgulamıştır.