“Yumuşak Koca”lı Keskin Yönetmen

6-7  Nisan  tarihlerinde Hamburg’daki Schule Altonaer Straße salonunda sahnelenecek olan “Yumuşak Koca” adlı tiyatro oyununun Yönetmeni Nurcan Keskin’le yaptığımız görüşmede, yönetmen- sanatçının tiyatro geçmişi ve  oyunla ilgili konuları ele aldık.

Söyleşi: Mehmet Atak 

*Sayın Keskin,  Tiyatro merakınız nasıl başladı?

 NURCAN KESKİN: Biraz klasik bir şey olacak, ama gerçek. Çocukluğumda, köyümüzdeki abla ve abilerin okulda sahneledikleri gösteri, çok anlamamış olsam da beni büyülemişti.
 Daha sonraki yıllarda, merak ve heyecanla dinlediğim radyo tiyatrolarından etkilenerek, hastalandığım bir gün, ailemden bir şeyi dolaylı olarak istemek için kafamda bir anda yazıp-yönettiğim ve oynadığım küçük oyunla başladı tiyatro serüvenim.

Ortaokul yıllarındaki taklit yeteneğim, amcamın “başkalarını taklit eden kendi çehresini unutur” sözüyle, tarih oldu.
İstanbul’da, Lise sonda iken eve gelen misafirlerle yapılan sohbet sırasında, tiyatro yapmak istediğimi söyleyince, misafirler bana, MKM’de (Mezopotamya Kültür Merkezi) Kürtçe tiyatro yapıldığını söylediler.
Konya yıllarımda yasaklı dilimi yeniden öğrenecek ve Tiyatro oynayabilecektim.

32 YILLIK TİYATRO SEVDALISI 

O yıllarda, evimize de yakın olan Çevre Tiyatrosu’na gidip oyunlarını keyifle izliyordum.
1992 yılında başlayan, Halkoyunları ve tiyatro ile dolu dolu geçen (drama çalışmaları ve her haftasonu sahnelenen oyun ve skeçler)  tiyatro serüvenime 1994 yılında ara vermek zorunda kaldım.
1999 yılında Levent Kırca-Oya Başar Çadır Tiyatrosu’nda, “Sefiller Müzikali” için oyuncu arandığını bir arkadaşımdan öğrendim ve hemen müracaat ettim. Yapılan sınav sonunda oyuna alındım.
2000 yılında uzun süre sergilenen oyun, güzel insan Tekin Siper’in sahnede kalp krizi geçirmesi nedeniyle yarıda kaldı ve ölümü ile de son buldu.
Ben bu arada boş durmamış, ama boşa kürek çekmiştim. İki ayrı bölümle konservatuar sınavına girdim. Bu yüzden yaş bile küçülttüm. Ancak sonradan öğrendiğime göre, herkesin ilk sınavda hele de bilinen bir hoca tarafından hazırlanmadan kazanma şansı yok denecek kadar azdı. İkinci sınav içinse zaman yetmedi.

* Tiyatro ile yeniden yakınlaşmanız ne zaman ve ne şekilde  oldu?

 KESKİN  : 2004 yılında Hamburg’a geldiğimde, Almanca öğrenme heyecan-korku ve telaşı dışında ilk sorduğum şey, burada yapılan tiyatro çalışmalarıydı.
 Öğleden sonra başlayan bir işte çalışmak zorundaydım. Bu yüzden, Hamburg’da tiyatro ile ilk kez 2009 yılında, Tiyatro Asmin’in “Sosyal İnek” oyunu ile tanıştım.  
2010 yılında, Ferman Karayiğit’le birlikte yazdığımız ve Ferman Karayiğit’in yönettiği, “Kart Kocanın Gülü” adlı iki perdelik oyunla, Hamburg seyircisine “merhaba” dedim.
Daha sonra, tamamına yakını Ferman Karayiğit tarafından yazılan ve yönetilen;
Töre, Bana Bir Goca Lazım, Entel Cabbar, Hayırlı Kadınlar, Ah Ben Sağa “Ochsenzolla”, Maraş’a Ağıt, Cünbeli Mahmudovski, An KARA(kısa), Vatan Haini İnek, Kelebek Kuşun Kanadında, Siyah Çoraplılar, Göç Yolunda Düşler oyunlarında oynadım.
 Birkaç oyun hariç, oyunlarda Reji Asistanlığı yaptım.  
Töre, Entel Cabbar ve Göç Yolunda Düşler oyunları ile Avrupa turnesine çıktık.

* Sosyal Medyada bir hayli ilgi de çeken oyununuzun ismi de ilginç; “Yumuşak Koca” ne demek? Yumuşaklığa farklı anlamlar yüklemek mümkün. Bu “yumuşak”  sıfatını  biraz anlatır mısınız?.

KESKİN: Yumuşak Koca” kadın-erkek ilişkisine ayna tutan bir oyun. Ama seyirciyi tartışmaya çeken, zaman zaman kadını provaka eden bir oyun.  Bu oyun erkek bakış açısıyla yazılsa da sadece güldürmiyor ayni zamanda kadını tartışmaya iten bir oyun olması açısından sahipleniyoruz

* Yumuşaklık başka yönlere de çekilebilinir..

KESKIN : Tartışma yaratmayan seyirciyi salonun dışındada etkisi altına alamayan oyun piyasa sanatına hizmet eder ama biz hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı toplumlarda yaşamı, sanatın sadece güldürmekten ibaret olmadığını savınıyoruz. İsmi  ile pek çok yöne çekilmeye müsait. Bu da oyunla ilgili merak uyandırıyordur, diye düşünüyorum.
Kocanın yumuşaklığının perde arkasındaki gerçeği, seyirci izlerken görecek.

* Oyunun yazar ve yönetmeni kim? Oyunun hazırlık çalışmaları nasıl gidiyor?

KESKİN:Can Yılmaz’ın yazdığı ve benim yönettiğim, kadın-erkek ilişkisini anlatan komedi ağırlıklı oyunumuz için  haftada iki gün, bazen üç gün prova yapıyoruz. 06-07 Nisan tarihlerinde, seyirci ile yeniden buluşmanın heyecanını yaşıyoruz.

* Hamburg’un en eski ve köklü tiyatro gruplarından olduğunuz biliniyor. Daha önce birkaç oyunla  gittiğiniz Avrupa turnesine  “Yumuşak Koca” ile de gitmeyi düşnüyor musunuz?

 KESKIN:Tiyatro Asmin, her yıl yaptığı yeni oyunlarla ve birebir iletişimle seyircisine tiyatroyu sevdirdi diyebiliriz. Hâlen bir kısmının “Tiyatroya gidelim de biraz gülelim” le sınırlı kalan bakış açısına rağmen, her oyununda tartışmalar yaratıp insanları sorgulamaya, gülerken anlamaya itmeyi başarmıştır.
Daha önce de; Töre, Entel Cabbar ve Göç Yolunda Düşler oyunları ile Avrupa turnesine çıkan ekibimiz, Yumuşak Koca oyunu ile de bu yola hazır. Gelecek teklif ve önerilere açığız.

* Yumuşak Koca oyununda kimler rol alıyor?

KESKIN : Kadroda büyük değişiklikler yok. Daha önceki oyunlarımızda gördüğünüz yüzler. Oyuncu kadrosu; Kasım Palabıyık, Sevgi Polat, Serpil Yıldız, Simge Akgül, “Göç Yolunda Düşler” oyunu ile aramıza katılan genç yetenek Nurten İsmail ve benden oluşuyor.




* İlk kez bir oyunda yönetmenlik yapıyorsunuz. Bu durum sizi zorladı mı? Gelecek oyunlar için ne düşünüyorsunuz?

KESKIN Evet, yönetmenlik benim için bir ilk. Başlarda biraz tedirgin olmadım desem yalan olur.
Ancak daha önce de söylediğim gibi, birkaç oyun hariç tüm oyunların Reji Asistanlığını yaptım. Asistanlık, bir nevi yardımcı yönetmenlik gibi.
Tabii burda hayal dünyası devreye giriyor. Bir oyuncuya karakterini giydirmek biraz gözlemden, biraz da deli hayal gücünden geçiyor.
Bir de olanı ve olmasını istediğimiz bir durumu yaratmak, yönetmenin elinde.
Takdiri seyirciye bırakıyorum. Ya alkış alırız ya da taze yumurta ile uğurlanırız.

Seneler önce, Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda oynamak için gittiğimde, yönetmenin oyuncuya küfürlü konuştuğunu duyup, kapıyı kapatıp çıkmıştım.

Tiyatro, büyük bir heyecan ortamıdır. Sizinle aynı yaşta, kuralları olan insanlarla çalışıyorsunuz. Küçük dokunuşlar, bir oyuncuyu kucaklaya da bilir, arkasına bakmadan kaçırabilir de.
Bizi bir arada tutan tiyatro aşkıdır. Bu aşkı karşılıklı yaşayamazsak, aşk hüsranla sona erer.
Bu yüzden insani diyaloglar ve sabır çok gerekli.

Gerekmedikçe, yönetmenlik yapmayı düşünmüyorum.  Oyunculuk daha az stresli ve daha çok keyif veriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir