Mehmet ARSLAN marslan@hurriyet.com.tr
Mustafa Denizli, 11 Ağustos’ta başlayacak Süper Lig öncesi 3 büyüklerin şampiyonluk şansını değerlendirdi.
Türk futbolunun efsane teknik direktörlerinden Mustafa Denizli, Süper Lig’deki olası şampiyonluk yarışı, Arda Güler’in transferi, Suudi Arabistan futbolu ve daha birçok konu hakkında açıklamalar yaptı.
İşte Hürriyet gazetesinin deneyimli spor yazarı Mehmet Arslan’ın yazısı ve Mustafa Denizli‘nin sözleri;
Yüzde 51 deyimini Türk futboluma kazandırdınız. Sezon başı itibariyle ‘Yüzde 51 şampiyon’ diyebileceğiniz bir takım var mi?
Evet, bu deyimi kullandım ve yıllardır da kullanılıyor. Ancak ben bu sözü, başında olduğum takımlar için ve iki ayaklı tur maçları için söyledim.
Dolayısıyla şimdiden ‘Yüzde 51 ihtimalle bir takım şampiyon olur’ demek biraz abartılır. Onu ancak ligde 6-7 hafta geçtikten sonra 1 veya 2 takım için söyleyebiliriz.
Takım kadroları ve yapılan transferleri göz önüne aldığınızda Galatasaray önde gibi görünebilir ama dediğim gibi, ilk 6-7 haftayı görmeden böyle bir tahminde bulunmak doğru olmaz.
Onların en büyük sorunu 3 yerli oyuncu denklemi olacak. Kerem Demirbay ve Abdülkerim Bardakcı’nın oynayacağını düşünürsek üçüncü yerliye en yakın adaylar Kerem Aktürkoğlu, Berkan Kılıç, Kazımcan Karataş ve kaleci Günay Güvenç. Maçların zorluk derecesine göre Günay Güvenç’i kullanma imkanı doğabilir diye düşünüyorum.
MAURO İCARDİ ŞUNU UNUTMASIN YILDIZLARI TAKIM ARKADAŞLARI YARATIR
Mauro İcardi coşkusu yaşanıyor Galatasaray’da. Bir futbolcunun takımda bu kadar ön plana çıkması ve şampiyonluğun tek mimarı gibi görünmesi herhangi bir sorun yaratır mı?
Mauro İcardi bu coşkuyu yaşamayı tabii ki hak ediyor. Çok önemli bir figür. İstanbul’a gelişi ve sezon açılışında gördüğü ilgi tabii ki onun açısından harika. Unutmamak gerekir ki, yıldızları, onunla yaşayan takım arkadaşları yaratır. Dolayısıyla onlardan farklı bir görüntü kesinlikle vermemelidir. İcardi son derece tecrübeli bir futbolcu olarak bunun değerlendirmesini yapar. Medya ve taraftar yıldızlara, yıldızlığını yaşatır. Eğer bu yıldızlığını takım arkadaşları da kabul ederse harika olur. Bunlar Mauro İcardi’ye yaşatılırken onun, bunun dışında bir davranışta olmasına hiç gerek yok. Geçen sezonki gibi takımın çok önemli bir parçası olduğunu arkadaşlarıyla yaşasın ve paylaşsın. O zaman bir sorun olmaz. Hem yaşamaya hem yaşatmaya devam eder. Aksi halde..
8+3’E EN UYGUN KADRO FENERBAHÇE’DE
“Oynamasına kesin gözüyle bakılan yerli oyuncuların pozisyonlarına ciddi dış transferler yapılıyor. Açıkçası bu durumda Fenerbahçe rakiplerine göre biraz daha avantajlı diyebiliriz.”
8+3 kuralına göre sahada 3 yerli oyuncu olmak zorunda. Bu kurala uygun transfer politikasını en iyi uygulayan takım hangisi?
3 yerli veya daha fazla; sayı önemli değil. O kaliteyi bulmak önemli. Yapılan transferler yerli konusunda bazı takımları çok zorlayacak. Kadrolarda 14 yerli var ama 3 tane oyuncu seçmede teknik adamlar zorlanıyor. Bir diğer faktör; oynamasına kesin gözüyle bakılan yerli oyuncuların pozisyonuna ciddi dış transferler yapılıyor. Açıkçası bu durumda Fenerbahçe rakiplerine göre biraz daha avantajlı diyebiliriz.
GHEZZAL VE CENK’iN OLMAMALARI BEŞiKTAŞ iÇiN BÜYÜK DEZAVANTAJ
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın forvet hatlarını göz önüne aldığımızda, hangi takım daha çok ön plana çıkıyor?
Bu sezon ön tarafta yıldızlar savaşı gibi bir görüntü olacak. Tabii ki onların etkinliğini öne çıkaracak faktör kendilerinden ziyade takım arkadaşlarından gelecek kenar, dip top ve gerçek asistlerdir. Bunlara baktığımız zaman Beşiktaş’ın Ghezzal ve Cenk gibi iki önemli aktörü halen kullanamıyor olması onlar için bir dezavantaj.
ARDA iÇiN REAL MADRiD DOĞRU TERCiH AMA AĞIR BiR MENTAL YÜKÜN ALTINDA
Arda Güler’in Real Madrid tercihini nasıl değerlendiriyorsunuz. Gelişmesi için başka bir kulüp tercih edebilir miydi?
Real Madrid tercihi kesinlikle doğru karar. Şunu söylemek lazım; hangi kulüpte Real Madrid’den daha iyi bir gelişim sağlarsın? Böyle bir transferi yaptıktan sonra başka bir kulüpte oynamayı kesinlikle kabul etmemeli. Eğer olacaksan büyükte de büyük olursun. Onu yapabilecek oyun zekası Arda’da var. Real Madrid’de kalıp büyük futbolcu olduğunu orada göstermesi lazım. Büyük olmak için büyükte mücadele etmek daha güzel, heyecan verici ve hedefli.
FAZLA ZORLAMIŞ OLABİLİR
Arda Güler’in sakatlığının gerekçesi Avrupa ile Türkiye arasındaki antrenman metotları farklılığı olabilir mi?
Kesinlikle değil. Bugün dünyada kulüpler arasında antrenman tekniği açısından büyük bir fark yok. Bu sakatlıkla ilgili olarak benim şahsi kanaatim şöyle:
Haberin Devamı
1- Arda gitme kararını vermişti, sezon başında hazır görüntüsü vermek için gerektiği şekilde dinlenme yapmayıp antrenmanlara devam etmiş olabilir.
2- Gittiği zaman orada kalıcı olduğunu göstermek için anormal efor sarf etti ve antrenmanların gözdesi oldu. Bu da fiziksel açıdan onu bayağı yıprattı. Ama esas hadise 18’ine yeni girmiş bir genç için bu yaşadıkları onu ağır bir mental yükün altına soktu. Arda henüz fiziksel gelişimini tamamlamış bir futbolcu değil. Dolayısıyla bu fizik ve mental yoğunluk onun sakatlık riskini artırdı ve yaşadı. Türkiye’de genç futbolcular üst yapılara geçerken fiziksel gelişim ve kapasiteleri ihmal ediliyor. Bu da önemli bir etken olabilir.
SUUDiLER FUTBOLUN DENGESiNi BOZUYOR
Suudi Arabistan kulüplerinin yaptığı transferleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünya futbolunun dengelerini bozuyorlar. Avrupa futbolunun izlenme oranlarını düşürecekler. Piyasadaki değerleri alt üst edecekler. Çizgiyi öyle bir yere çektiler ki, açıkçası kulüplere “Hepinizi batırırız” mesajı vermeye çalışıyorlar. FiFA’nın bu gidişe mutlak surette dur demesi lazım. Avrupa’da oynasalar bir yerde ilgi çekici olabilir ama Asya liglerinde veya turnuvalarında mücadele ettikleri için sadece ilgi odağı olmaya devam ederler ve kulüpler kara kara düşünmeye başlar. Çünkü yaptıkları tekliflere ‘hayır’ demek çok kolay değil.
AVRUPA’DA KAZANILACAK BAŞARILAR FUTBOLUMUZA ESKi HEYECANI GETiRiR
Avrupa arenasında tekrar kalıcı olabilmek adına kulüpler bazında yapılanlar doğru mu? Daha başka neler yapılabilir ?
Doğru demek çok gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Ancak bu yıl Avrupa kupalarına başlangıcımız, rakipler kim olursa olsun harika oldu. 8 maçta 6 galibiyet, 2 beraberlik ile ülke puanı için hayati bir avantaj yakaladık. Bu eleme turlarını geçip Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi veya Konferans Ligi gruplarına kalıp devam etmek ülkeye eski futbol heyecanını tekrar getirir. Geriye dönüp baktığımız zaman Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un bu turnuvalarda çok başarılı olduğunu görebiliriz. A Milli Takım’ın 1996’dan itibaren katıldığı uluslar arası turnuvalarda başarılı olması ülke futbolu için çok önemliydi. Ama bu avantajı son yıllarda kaybettik. Bu yıl bütün bunları geri almak için önemli bir fırsat.
MARKA DEĞERiNi YÜKSELTMEK iÇiN HERKES ÜZERiNE DÜŞENi YAPMALI
Süper Lig’deki takımlara ve genel olarak transferlere baktığınızda avantajlı ya da dezavantajlı gördükleriniz var mı ?
Ülke futboluna bakışım her zaman pozitif olmuştur. Ama bu pozitif bakışı futbolla ilgili tüm birimlerin yerine getirmesi lazım. Son yıllarda çok net bir şekilde marka değerimiz düşüyor. Hem uluslararası maçlarda hem kendi içimizde oynadığımız maçlarda ortaya çıkan saha içi ve dışı görüntüler insanları özellikle de gençleri olumsuz etkiliyor. Bütün bunları göz önüne alarak ülkenin futboldaki saygınlığını ve izlenme oranını yükseltmek için insanların davranış biçimlerini mutlaka yeniden değerlendirmesi lazım.
HOCANIN YERLi YA DA YABANCI OLMASINA DEĞiL NE KADAR iYi OLDUĞUNU BAKMALI
Son dönemde ligimizde yerli hocalar yabancılardan daha ağır basıyor. Bu konuya sizin yaklaşımınız nasıl?
Takımlarla uyum sağlayabilen teknik adamın yerli veya yabancı olması önemli değil. Tabii ki genç Türk teknik adamlar ciddi bir gelişim içindeler. Ve ekonomik olarak daha uygunlar. Ama netice olarak yerli veya yabancıdan ziyade iyi mi yoksa vasat mı, onu görmek lazım.
ŞAMPiYONLUKLAR KADAR YAPTIĞINIZ iŞTEN KEYiF ALMANIZ DA ÖNEMLi
Üç büyükleri şampiyon yapan ilk ve tek teknik direktörsünüz. Milli takımımız ile Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final başarınız var. Bir İran takımıyla Asya Şampiyonası’nda yarı finale çıktınız. Rizespor’u Süper Lig’e çıkardınız ve son olarak ‘Evim’ dediğiniz Altay’ı 2 sene önce Süper Lig’e taşıdınız. Daha ne gibi sürprizler bekliyor bizleri?
Üç büyüklerde hem çalışmak hem de şampiyonluk yaşamak büyük onur ve gurur verici bir durum. Teknik direktörlük kariyerimde ben zaman zaman kendimi test etmek ve yeni ufuklar saptayabilmek için yurt içi ve yurt dışında değişik kulüplerde görev yaptım. Tabii ki şampiyonluklar çok önemli ancak bu çalışmalardan aldığınız keyif ve tecrübe de çok önemli. Sonuç olarak bütün çalışmalarımdan hem keyif aldım hem mutlu oldum.
HAYATIMI ANLATAN BELGESEL iLE iLGiLi ÇALIŞMALAR SON AŞAMADA
Bu sezon yurt içi ya da yurt dışında herhangi bir takımdan teklif aldınız mı?
Evet aldım. Ancak hayatımı anlatan belgesel ile ilgili çalışmalarım son hızıyla devam ediyor ve eylül ayına kadar da sürecek. 1.5-2 yıldır kendimi bu çalışmaya vermiştim. Biraz da dinlenmek istedim. Belgeselin tamamlanmasına çok az zaman kaldı. Diğer taraftan tabii ki futbolun içindeyim ve kalmaya devam edeceğim; hangi pozisyonda olur, onu bilemem.