Friedrich Ebert Vakfı’nın 100. yılını doldurması kapsamında Hamburg’da düzenlenen programda 2025 yılı Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile çok güzel, içerik olarak dolu bir etkinliğe imza atıldı.
Haber: Erol Buldak (Gazetem.eu/ LİMAN)
Friedrich-Ebert Vakfı salonundaki toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcısı, Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Gölge Bakan, 14. Dönem Kadın Kollan Genel Başkani ve 26. Dönem Milletvekili Aylin NAZLIAKA ile SPD Schleswig-Holstein Başkan Yardımcısı Serpil Midyatlı’nın konuşmacı olarak; Friedrich- Ebert Vakfı Türkiye Temsilcisi Pınar ECEVİTOĞLU da katılım gösterdi. CHP Hamburg Birliği Başkanı Hulisi IŞITAN, bir önceki dönem CHP Hamburg ve Schleswig-Holstein Birliği başkanı ve Danışma kurulu üyesi Erol BULDAK ve CHP Birliği Danışma Kurulu Üyesi Eğitimci-Sanatçı Oya Pervin PELİT de özel davetli olarak iştirak ettiler.

Friedrich- Ebert Vakfı’nın 100. yılı ve Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, “Demokrasinin, Dünya Çapında Demokratlara İhtiyacı Var” adlyla organize ettiği etkinlğin ana teması ;“Küresel düzeyde yükselen feminizm karşıtlığına nasıl karşı koyabiliriz?”idi.

Yurt içinden ve yurt dışından seçkin konuklarla birlikte toplumsal cinsiyet eşitliği, feminizm ve demokrasi alanındaki kazanımları kutlamak ve aynı zamanda açık ve net bir şekilde feminizm karşıtlığına karşı durmak istiyoruz. Birbirimize nasıl destek olabileceğimizi konuşmak istiyoruz; Yerel, ulusal ve sınır ötesinden gelen kadın temsilcilerle birlikte 2025 Dünya Kadınlar Günü kutlandı. Müzikli sahne etkinlikleri ise beğeniyle izlendi.

Verilen mesajlarda şu ifadelere yer verildi:
- Gerçek demokrasiler ancak toplumsal cinsiyet eşitliğiyle olabilir!
- Kadınlar ve kız çocukları için sosyal eşitlik ancak güçlü ittifaklarla sağlanabilir.
- Ancak şu anda pek çok yerde, pek çok ülkede, özellikle Türkiyede neyin başarıldığı sorgulanıyor
- Avrupa’da, başta Almanya olmak üzere, radikal sağ, önemli seçim başarıları elde ediyor ve feminist karşıtı bir ittifak kuruyor. *
- Antifeminizm şu anda toplumlarımızın geniş kesimlerini ve katmanlarını etkilemeyi başarıyor ve güvensizlikleri ve korkuları kendi çıkarları için kullanıyor.

O halde:
Siz kadınlar da konuşun, dayanışma gösterin. Demokrasiyi kurtarmak toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak demektir.
İSTANBUL Sözleşmesi, tam adıyla “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemeyi ve bunlarla mücadele etmeyi amaçlayan uluslararası bir insan hakları sözleşmesidir.
Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi.
Şiddet mağdurlarının korunması.
Suçların kovuşturulması ve suçluların cezalandırılması.
Kadına karşı şiddetle mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi.
Sözleşme, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açıldığı için “İSTANBUL Sözleşmesi” olarak anılmaktadır.
Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesidir.
Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülkedir.
Sözleşme, şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması, suçluların cezalandırılması ve politika oluşturulması gibi dört temel sütun üzerine kuruludur.
Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı kararıyla sözleşmeden çekilmiştir. Bu karar, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde tartışmalara yol açmıştır.
Sözleşme, sadece fiziksel şiddeti değil, aynı zamanda psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet ve zorla evlendirme gibi diğer şiddet biçimlerini de kapsar.
Sözleşme, devletlere şiddeti önlemek için yasal ve politik önlemler alma yükümlülüğü getirir.
Sözleşme, şiddet mağdurlarına destek hizmetleri sunulmasını ve suçluların etkin bir şekilde kovuşturulmasını öngörür.
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir uluslararası hukuk belgesidir.


