2020 yılında Facebook’taki bir yorumu nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılan Hamburg’un aktivist kadınlarından Ayşe Drebing-Öztürk önceki gün İstanbul Sabiha Gökçen havaalanında polise teslim oldu ve 6 saatlik gözaltı sonunda şartlı olarak serbest bırakıldı.
Haber: Mehmet Atak
Geçtiğimiz yıl Türkiye’de 13 yaşındaki bir kıza tecavüz ve devamında evlilikle biten Anadolu Ajansı kaynaklı bir haber üzerine, haberi yazan AA Muhabiri için kendi Facebook sayfasında sert bir yorumda bulunan Hamburg’un aktif şahsiyetlerinden Ayşe Drebing-Öztürk, hakkında çıkarılan yakalama kararı karşısında İstanbul’a gidip teslim oldu. Olay hakkında telefonla görüştüğümüz Ayşe Drebing’le söyleşimiz şu şekilde cereyan etti:
* Geçmiş olsun Ayşe hanım; yakalama kararını ne zaman ve nasıl öğrendiniz ?
A. D : İlginize teşekkür ederim. Bir süre önce, bir işlem için Hamburg Başkonsolosluğu’na gittiğimde, hakkımda yakalama kararı olduğu bana bildirildi. Nedeni de zaten bence malum olan 2020 yılı Nisan ayında, bu tür bir toplumsal rezaleti kamuoyu önünde teşhir etmesine kızarak yazdıklarım sebebiyle AA Editörü tarafından mahkemeye verilip, hakkımda yakalama kararı çıkartılmasıydı.
* Peki bu kararı öğrenince neler hissetiniz ?
A. D. : Konsolosluk dönüşümde, yol boyunca konuyu enine boyuna düşündüm ve nasıl hareket etmem konusunda izlemem gereken yolu tasarlamağa çalıştım. Karmakarışık duygular içinde buldum kendimi. Açıkçası, muhtemel bir gözaltı ve tutuklama sonrası gözümün önüne geldikçe, haliyle korku anları da yaşadım tabii ki. 83 yaşında İstanbul’da yaşayan hasta babam ile eşim ve çocuklarımın belli bir süre bensiz kalmalarını ve de Hamburg’daki hayat mücadelemi düşündüm.
* Ayşe hanım, özellikle son bir içinde sık sık Türkiye’ye serbestçe gidip geliyordunuz. Bu yakalama kararı yeni mi çıkarıldı ?
A. D. : Evet, öyle olsa gerek.
* Türkiye’ye bu gidişinize kadar geçen sürede, bu karar doğrultusunda ne gibi fikri ön hazırlıklar yaptınız ?
A.D. : İlk önce yıllardır yanında bir elemanı olarak hizmet verdiğim Hamburg Parlamentosu SPD Milletvekili Güngör Yılmaz ile, bu arada, vaktiyle Hamburg’a gelişinde tanıştığımız Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ile sıkça görüşerek bir yol haritası belirlemeye çalıştık. Hamburg’daki pozisyonum ortada iken, hakkında yakalama kararı olan biri olarak görünmek istemiyordum. Ayrıca da suç teşkil edecek bir eylemde bulunmadığımdan da kelimenin tam anlamıyla emindim.
* Nasıl bir karara vardınız ?
A.D. : Bizzat gidip teslim olarak, konunun açıklığa kavuşmasına olanak sağlamak düşüncesiyle 28 Ekim Perşembe günü uçakla İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’na uçtum. Konuyu uçakta da kafamda yuvarladım ve kendimi tanıtmanın en sağlıklı yol olduğuna kalben inanarak gittim. Bu nedenle de indiğimde pek heyecan yaşamadım. Pasaport kontrolü esnasında durumu ilgili polise bildirdim ve biraz sonra gelen bir polisle birlikte havaalanı içersindeki başka bir bölüme götürüldüm. Burada yaklaşık 2 saat kadar bekletildim. Telefonum da yanımdaydı. Yiyecek ve içecek konusunda önceden tedarikliydim. Fakat, kapalı bir odada kalmanın ve daha sonra ne olacağını bilememenin stresi üzerimdeydi.
* Daha sonra neler yaşandı ?
A.D. : Saat 19.30 sıralarında bu defa da arabayla başka bir bölüme götürüldüm. Nezarethane gibi bir yer. Oraya girişte telefonum alındı ve Savcılık kararının bekleneceği söylendi. Uzunca süre devam eden sıkıntılı bekleme aşaması sonrasında, saat 11.30 sıralarında Savcılık kararı bana bildirildi. Buna göre, serbest bırakılmıştım. Fakat, 1 Kasım Pazartesi günü ilgili makamlara gidip, imza vermek mecburiyetinde idim. Gece yarısı eve vardığımda, saatlerdir merak içinde olan babam beni bekliyordu.
ADALETİN TERAZİSİ ŞAŞMAZ
Ayşe Drebing, AA Editörü’nün açtığı hakaret davası nedeniyle, avukatıyla birlikte 9 Kasım Salı günü, İzmir Karşıyaka adliyesinde Hakim karşısına çıkacak.
Ayşe Drebing, Mahkeme konusundaki beklentisini ise şu ifadelerle dile getirdi: ” Umarım ki bu tür tecavüz olayları ülkemizde artık son bulur ve Medya mensupları da bir kısım insanımızı olusuz şekilde etkileyen negatif haberleri bu tarzda yazmazlar. Sonuç olarak ben adalet terazisinin şaşmayacağına inanıyorum. Çünkü Adalet Mülkün Temelidir.”