Medyanın Prometheus’u Sedat Kaya Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk maçında gördüğü kabusu yazdı.
YENİÇAĞ Gazetesi’nden Sedat Kaya’nın haberi ;
Galatasaray için ders alınması gereken bir maç bu.
İlk yarıda mükemmel oynayan bir takım nasıl olur da 2-0 yenik duruma düşüp beraberliği son anda zar zor kurtarır
Oysa ne kadar iyi başlamışlardı maça.
O ilk devrede kazanmak için her şeyi yaptılar ama gol atamadılar.
İkili mücadeleleri kazandılar.
Pres yaptılar.
Kanatları kullandılar.
Baskı kurdular, pozisyon yarattılar, şut attılar ama bir türlü kaleyi bulamadılar.
Ahh o son vuruşlar.
Şampiyonlar Ligi’nde Kopenhag gibi bir takıma 45 dakikada 8 şut atmak her takımın yapacağı iş değil.
Galatasaray yaptı ama bal yapmayan arıydı.
Bu 8 şutun birinin bile gol olmaması düşünülmesi gereken bir konu.
Hadi İcardi’nin şutunu son anda kaleci çeldi, Kerem’in ki direkten döndü.
Ya diğerleri.
Acaba son vuruş ustası İcardi daha çok topla buluşturulsa, böyle mi olurdu?
Galatasay ilk yarıda bu son vuruşlarda başarısız olunca, Kopenhag tek tük ataklarından birinde golü buluverdi.
Hem de son vuruş nasıl yapılır, gösterircesine.
35.dakikada Elyounoussi havadan gelen topu 3 Galatasaraylı arasında göğsüyle yumuşaktı, göstere göstere vurdu.
Sanki ağır çekim bir sahneydi.
Galatasaray savunmasının bu golü defalarca izleyip, Elyounoussi’yi neden bu kadar rahat bıraktıklarını sorgulamaları gerekiyor.
Yaklaşık 30 dakika tek kale oynadığın maçta, böyle bir gol yersen rakibi cesaretlendirirsin.
Öyle de oldu.
Kopenhag “Tüccar limanı” anlamına geliyor.
Danimarkalılar deniz ticaretini iyi bilir.
Limana yanaşmak için rüzgarın dinmesini beklerler.
Sonra da malı indirirler.
Kopenhag da tecrübeli bir deniz tüccarı gibi Galatasaray rüzgarının bitmesini bekledi.
İkinci yarıda ilk devredeki gibi oyunu sahasında kabul etmeyip Galatasaray’ın üstüne gitti.
Zaman zaman da tehlikeli oldu.
Yenik durumda moral olarak çöken Galatasaray özellikle orta sahada üstünlüğü kaybedip, savunmada açıklar verince Kopenhag “iskele alabanda” dedi.
58’de ani ve hızlı bir atakla Galatasaray savunmasının arkasına sarkıp Gonçalves’le 2. golü buldular.
İşler Galatasaray için çok kötü giderken, Kopenhag’ın 72’de 10 kişi kalması bir umut oldu.
Ve Galatasaray o umudu çok iyi kullandı.
Özellikle ilk yarıda başaramadığı son vuruşlarda.
Sacha Boey’in 86’da dar açıdan topu Kopenhag kalesinin tavanına çakması mükemmeldi.
Ya 88’de Tete’nin durumu 2-2’ye getiren süper füzesi.
2 dakikada 2 süper şut, 2 gol.
İlk yarıda neredeydiniz dedirtiyor insana.
Beraberlik elbette yenilgiden iyidir.
Ama böylesine kaliteli bir kadronun grubun en zayıf takımı karşısında yenilgiden son anda kurtulması da düşündürücü.
Hem de kendi sahanda.