Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) temelli kapatılması istemiyle yeniden dava açtı. İddianame, Anayasa Mahkemesine gönderildi. Anayasa Mahkemesinin eksikliklerin tamamlanması istemiyle iade ettiği HDP’nin kapatılması istemli iddianame, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden hazırlandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin imzalı, yaklaşık 850 sayfalık iddianame, Anayasa Mahkemesine tekrar gönderildi. Yaklaşık 500 partili hakkında siyasi yasak istenen iddianamede, partinin banka hesabına tedbir konulması da talep edildi. Hukukçu Dr. Ruşen Gültekin ile bir diğer hukukçu Dr. Rezan Epözdemir yeni iddianameyle ilgili olarak Habertürk TV’ye değerlendirmede bulundu…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HDP‘nin kapatılmasıyla ilgili olarak ikinci kez hazırladığı yeni iddianameyi Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. 850 sayfalık iddianamede 500 HDP’li hakkında siyasi yasak getirilmesi talebi yer alıyor. Ayrıca partinin banka hesabına tedbir konulması istemi de bulunuyor. Bundan sonraki süreçte bu iddianame Anayasa Mahkemesi Raportörü ‘ne gönderilecek. Raportörün hazırlayacağı rapor genel kurula sunulacak.
DAHA ÖNCE 608 SAYFALIK İDDİANAME HAZIRLANMIŞTI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in 17 Mart 2021’de hazırladığı iddianamede HDP’nin kapatılmasını talep etmiş ve Anayasa Mahkemesi’ne 609 sayfalık bir rapor sunmuştu. Söz konusu iddianamede partinin terör örgütünün odağı haline geldiği ifade edilmiş ve 687 HDP’li için siyasi yasak talebinde bulunulmuştu. Ayrıca partinin malvarlığına el konulması söz konusu istenmişti.
AYM RAPORTÖRÜ İDDİANAMEYİ İADE ETMİŞTİ
17 Mart’ta sunulan iddianame üzerinde inceleme yapan Anayasa Mahkemesi Raportörü, hazırladığı ön raporu Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu’na sunmuştu. AYM Genel kurulu raporun usül yönünden eksiklikler olduğuna hükmederek iddianamenin iade edilmesine karar vermiş ve 31 Mart’ta iddianame Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, yaklaşık 2,5 aylık süre içerisinde usül eksikliklerini gidererek yeni iddianame hazırlandı ve bir kez daha Anayasa Mahkemesi’ne gönderildi.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
İddianame ilk olarak ön inceleme için Anayasa Mahkemesi Raportörüne gönderilecek. AYM Genel Kurulu, raportörün hazırladığı raporu incelemek için bir kez daha toplanarak iddianamenin kabul edilip, edilmediğine dair karar verecek. İddianame kabul edildiği takdirde HDP’den ön savunma istenecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin esas hakkındaki mütalaasını açıklayacak. Bu görüş HDP’ye iletildikten sonra bu defa sözlü savunmalar alınacak. Bu sürecin sonucunda yeniden bir rapor hazırlanacak. Raporun kabul edilmesi halinde Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan’ın belirleyeceği tarihte AYM Genel Kurulu toplanacak ve HDP’nin kapatılması talebini karara bağlayacak.
BAŞSAVCILIK’TAN AÇIKLAMA
Halkların Demokratik Partisinin temelli kapatılması talebi ile Anayasa Mahkemesine Cumhuriyet Başsavcılığımızın 17/03/2021 tarih ve 2021/1 sayılı iddianamesiyle dava açılmış ve Mahkemece 31/03/2021 tarih ve 2021/1 Esas (Siyasi Parti Kapatma),2021/1 sayılı Kararı ile iddianamenin iadesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında sunulan delillerle Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemler sıralanmış, davalı Partinin bu eylemlerin odağı haline geldiği tereddüde yer vermeyecek şekilde iddianameye derce dilmiştir.
Ayrıntıları iddianamemizin “GİRİŞ” kısmında da açıklandığı üzere iade sebeplerine katılmamakla birlikte dosyanın sürüncemede kalmaması için eksiklik olarak belirtilen ancak iade sebepleri içinde gösterilmeyen birtakım hususlar da araştırılarak iddianame yeniden tanzim edilmiştir.
Demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarından olan siyasi partilerin faaliyetlerini Anayasa ve kanun hükümleri çerçevesinde sürdürecekleri, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlüklerin hiçbirini, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne halel getirmeyi amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanamayacakları Anayasa’nın 3, 4 ve 68/2-3. maddelerinde öngörülmüştür.
Siyasi partilerin kapatılması tedbiri tüm ileri demokrasilerde uygulanmaktadır. Katılımcılığın esas alındığı her durumda gözetilmesi gereken en önemli husus, Anayasa’nın tanıdığı hak ve özgürlükleri yok edecek, tamamen ortadan kaldıracak bir sisteme geçit verilmemesidir. Devletin tekliği, ülkenin bütünlüğü ile ulusun birliği Anayasanın temel ilkelerindendir. Siyasi partiler de diğer kurum, organ ve kişiler gibi bu temel ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermek zorundadır.
Halkların Demokratik Partisinin eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına aykırı bulunmuş ve davalı Parti aynı zamanda hemen hemen tüm organları, üyeleri ve teşkilatları vasıtasıyla bu nitelikteki suçları işlemiş, işlenmesini tahrik ve teşvik etmiştir. Bu nitelikteki eylemler kimi zaman davalı Parti genel başkanları da dahil olmak üzere parti organlarınca kararlılık içinde, kimi zaman ise bu nitelikteki fiiller parti üyelerince yoğun bir şekilde işlenmiş ve bu durum değişik kademelerdeki parti organlarınca açıkça benimsenmiştir.
Bu itibarla; davalı Partinin Anayasa’nın 68/4. maddesine aykırı eylemleri nedeniyle Anayasa’nın 69/6 ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 101/1-b ve 103/2. maddeleri uyarınca temelli kapatılmasına karar verilmesini talep etmek zarureti doğmuş ve Anayasa Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
HUKUKÇULAR NE DEDİ?
DR. RUŞEN GÜLTEKİN: YARGI KARARINI BEKLEMEK GEREKİR
İlk davada bir ön incelemeye girdi. Raportör olaylarla, HDP’nin geçmişte Türkiye’nin bağımsızlığı ile ülkesinin bölünmez bütünlüğüne ilişkin olaylarla yeterince ilişkilendirilmedi, bağlantılar yeterince kurulmadı diye iade etmişti. İlk davayla ilgili AYM’nin bu eksikliklerin tamamlanarak tekrar AYM’ye gönderilen aynı iddianameyi görüyoruz. 609 sayfalık bir iddianame vardı. Eksiklikler sebebiyle iade edilmişti. Anlaşılan o ki, mesela siyasi yasaklılık istenen kişilerin sayısı ve belgeleri yeterince dosyada yer almadığı söylendi. İddianame dediğimiz şey diyalektik, akıl ve bilimdir. Deliller ile olayları, onun kanundaki karşılıklarını ilişkilendirmeyle ilgili sıkıntıyı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gidermiş gözüküyor. Artık bundan sonra iade diye bir süreç görmeyeceğiz. HDP’nin PKK’yla ilişkisinin son derece sarih olduğuna dair delilleri topladı, olaylarla ilişkilendirdi. Burada usül sebebiyle ön inceleme yapılacak. Şu anda iddia makamı olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir iddianame düzenledi. HDP’nin savunma süresi verilecek. Karşılığında savunma yapılması istenecek. İddianamenin hangi dayanaklara dayandığı mahkeme huzurunda anlatılacak. Bu konuda HDP’nin eylemlerinin gerçekten kapatılıp, kapatılmayı gerektirdiğine dair AYM karar verecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 500 kişinin eylemleri ile olayları ilişkilendirilmesi var. Bunların hepsi tek tek AYM tarafından değerlendirilecek. Siyasi yasakları istenen şahıslar orada kendilerini savunacak. Kobani olaylarıyla ilgili olarak hukuki düzlemde tartışılarak bir sonuca ulaşılacağını göreceğiz. Yargı mensuplarını töhmet altında bırakacak, kapatma davası üzerinden siyaset edilecek bir süreçten çıkmıştır olay. Siyasilerin de yargıya intikal edilmiş bir konuda açıklamalardan çekinmelerini ve yargı kararını beklemelerini istemek gerekir.
DR. REZAN EPÖZDEMİR: AYM ÜÇ TÜRLÜ KARAR VEREBİLİR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 17 Mart’ta resen dava açmıştı. 609 sayfalık bir davaydı. Anayasa Mahkemesi ilk aşamada bir raportör vesilesiyle usül eksikliklerine bakar. İade gerekçeleri şunlardı. Birincisi ölmüş olan bazı kişilere de dava açılmıştı. İkincisi eylemlerle terör odağı haline gelme arasında bir nedensellik bağı, bir illiyet rabıtasının kurulamamasına ilişkin tespitler vardı. Ben bunu eleştirmiştim o zaman; çünkü AYM esasa ilişkin bir hukuki iade gerekçesi yapmamalı, yapamaz. Aksi halde tarafsızlığına, objektifliğine halel gelir demiştim. Yani “yeterince kapatma sebebi işlenememiş, bunu işle tekrar yolla” gibi bir algı olmamalı. İddianameyi iade ederken “terörün odağı haline gelmesi etraflıca açıklanamamış ve nedensellik bağı kurulamamış” dediğinizde zımnen şunu söylüyorsunuz; kapatacağım ama kapatmanın hukuki koşulları yok, buna göre hazırla, tekrar gönder. Bu yönüyle tenkit etmiştim. Bu kez Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 850 sayfalık bir iddianame hazırladı. Sanık sayısı düşmüş, 500’e yakın. Aynı zamanda banka hesapları, mal varlığına tedbir talebi var. Yeniden bir iddianame tanzim edilmiş. Bundan sonraki aşamada benzer bir süreç izlenecek. Raportör şekli hususlara bakacak. AYM yine iddianameyi iade edebilir. İade etmezse esasa geçildikten sonra iddianame HDP’ye tebliğ edilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görüşlerini açıklar. Akabinde HDP savunmasını hazırlar, tekrardan raportöre gider. Rapor hazırlanır ve AYM Genel Kurulu’na gelir. AYM’nin 15 üyesi var. Genel Kurul’da nitelikli çoğunluk aranır. Burada siyasi partinin kapatılması veya hazine yardımından mahrumiyet kararı nitelikli çoğunlukla çıkabilir. AYM 2/3’le bu kararı verir. 10 üyeye ihtiyaç var. AYM burada odak olma eylemlerini inceleyecek. Koşulları varsa, yoksa, farklı üç karar verebilir. Kapatma talebini reddedebilir. Eylemlere göre kapatma veya hazineden mahrum bırakma kararını verebilir. Son olarak kapatma kararını verebilir. AYM şekli eksiklikler görürse iade kararı da verebilir. Raportör raporunu hazırladıktan sonra iade kararı verebilir. Bir temelli kapatma kararı söz konusu olursa, kapatmaya sebep olan eylem ve fiilleriyle ilgili olarak odak haline gelmesinin müsebbibi olanlara siyasi yasak gelecektir.
Kaynak : HABERTÜRK