Terörsüz Türkiye`ye Evet, Sevr Anlaşmasına Kesinlikle Hayır!

BURHANİYE ADYAR KÜLTÜR bir basın açıklaması yayınladı

GAZETEM/HABER

Kamuoyuna Duyurulur, 20 Mayıs 2025

Terörsüz Türkiye`ye Evet,

Sevr Anlaşmasına Kesinlikle Hayır!

AKP hükümeti terör örgütü PKK`nin çökertildiğini, Türkiye`de kalan az sayıda teröristin ayakkabı numaralarına kadar bilindiğini ve PKK`nin koşulsuz olarak teröre son verileceğini açıklıyordu. 

Uzun süredir terör örgütü lideri Öcalan`la, hükümet yetkililerinin ve hükümet adına DEM Partililerin yürüttükleri görüşmeler sonuncunda, PKK`nin Lozan anlaşmasını tanımaması büyük bir yüzkarasıdır.  

PKK`nin silah bırakmaya ilişkin yaptığı açıklama ve öne sürdüğü koşullar, Türkiye`ye açıktan açığa meydan okuma pervasızlığının bir göstergesidir. 

Türkiye Cumhuriyeti`nin Emperyalist ülkelere karşı kazandığı ve tüm sömürge ülkelere örnek olan ulusal kurtuluş savaşımıza ve Türkiye Cumhuriyeti`nin tapusu olan Lozan Anlaşmasına açıktan açığa karşı çıkılmaktadır.  

PKK bildirisinde; Birinci Dünya Savaşını kaybeden Osmanlı İmparatorluğuna, savaşı kazanan İngiltere, Fransa, İtalya’nın Türkiye`nin aralarında bölüşülmesine ve bugünkü Türkiye sınırları içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu`da bir Ermeni ve Kürt devletinin kurulmasını öngören Sevr antlaşması savunulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk halkına karşı bundan daha büyük utanmazlık olamaz. 

Birinci Dünya Savaşını kaybeden Osmanlı Yönetimine kabul ettirilen Sevr Antlaşmasını, günümüzde bile savunan PKK`nın, ne denli Türk, Kürt ve diğer vatandaşlarımızın halklarına karşı olduğunu kanıtlanmaktadır.   

Sevr Antlaşmasını kesinlikle reddederek buna karşı Ulusal Kurtuluş savaşını kazanan Türk halkının yanında doğal olarak Kürt halkıda bulunduğu bilinmektedir.   

Lozan Anlaşması, Sevr Anlaşmasına karşı, Mustafa Kemal ve yurtsever kadro liderliğinde, Türk halkının çok büyük yokluklar koşulunda, tüm işgalci güçlere karşı verdiği, büyük bir zaferle sonuçlanan Ulusal Kurtuluş Savaşımızın sonucu olarak kazanılmıştır.  

İsviçre’nin Lozan kentinde büyük çekişmelerle aylarca süren Lozan Konferansı görüşmeleri, Türkiye`yi aralarında bölüşen İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan`a karşı, üç yıl süren bir zaferle sonuçlanan ulusal kurtuluş savaşı sonunda, Türkiye`nin tam bağımsızlık tapusu olan Lozan Anlaşması kabul ettirilmiştir.  

LOZAN Antlaşması, özellikle İngiltere, Fransa ve İtalya, Osmanlı Devleti’nin 1535`lerden sonra ekonomik çöküşünü hazırlayan ve bu ülkelere ticaret alanında büyük imtiyazlar tanıyan “kapitülasyonların” devam etmesi yönündeki bütün ısrarlara karşın, Atatürk`ün de talimatıyla İsmet İnönü bunu kesinlikle reddetmiştir. 

İspanya’dan ayrılarak Bask bölgesinde kendi devletini kurmak için yıllarca savaşan terör örgütü ETA koşulsuz olarak silahlı mücadeleyi bırakarak teslim olmuştur.  

Ayni şekilde Iranda Kurtuluş Ordusu (IRA) da 35 yıl sonra silahlı mücadeleyi sonlandırmıştır. 

PKK`nin da hiçbir önkoşul öne sürmeksizin silahları bırakarak teröre son vermesi zorunludur. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Yönetimi son yıllarda PKK`nin yanı sıra, PYD ve YPG gibi terör örgütlerinin de silahları bırakmaları gerektiğini söylüyordu.   

Oysa bu terör örgütleri silah bırakmayacaklarını kamuoyuna açıkladılar. 

Gerçek o ki, ABD Emperyalizmi zaten Dünyanın tüm ülkelerinde terör örgütü olarak tanınan PKK`nin artık kendini sonlandırmasını öngörmektedir.  

Öte yandan uluslararası alanda Terör örgütü damgası bulunmayan PYD ve YPG gibi terör örgütleri, ABD ve İsrail adına kendilerinden istenen görevi yerine getirmeleri planlanmış bulunmaktadır.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PKK olayıyla bağlantılı olarak, DEM Parti`sinden istediği ve beklediği, anayasa değişikliği çok açıkça bilinmektedir.  

Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçilebilmek için, DEM Parti Milletvekillerini yanına alarak Anayasanın değiştirilmesini planlamış bulunmaktadır.  

Bu gerçek, geniş kamuoyu tarafından da yakından izlenmekte ve bilinmektedir.  

Erdoğan’ın kayyum olayları dahil, her türlü yasa dişi uygulamalarını yıllardır gören, yaşayan ve izleyen DEM Parti yetkililerinin bu politikaya destek vermeleri, onların güvenilirlikleri bakımından yapabilecekleri en büyük tarihi hata olacaktır.    

BURHANİYE ADYAR KÜLTÜR adına: Adnan Aktemur, Ahmet Öztürk, Ahmet Şahin, Ali Birzat, Ayhan Kayabey, Celal İlhan, Ergül Şanlı, Hakkı Keskin, Hayrullah Nazlıer, Hikmet Kurter, Öner Yağcı, Sabri Kurt, Sadık Uygur, Tuğrul Atatüre, Tünay Kuşatan. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir